14 Ekim 2016 Cuma

Merhaba petunya. Bugün sana yazıp yazıp sildiği mesajları, ağzına kadar geldiği halde hiç söylemediği cümleleri ve asla gerçekleşmeyecek hayalleri olan bir kız olarak yazıyorum.  Bugün senin doğum günün. Ayrıca benim tekrar sevebilmeme ve tekrar yazabilmeme sebep olan o blogu yazmaya başladığın gün. Bu yüzden binevi benim için de özel bir gün sayılır. Ailende doğum günlerine önem verilir mi bilmiyorum ama ben hayatımda önemli yeri olan insanların doğum günlerine değer veririm. sanırım buna sen de dahilsin. Ama bugün sana yazmamın sebebi bi kutlama değil tabiki. Kendime bi söz vermiştim. Eğer sana olan hislerime karşılık alamazsam  bir gün belirleyip o gün her şeyi sonlandıracaktım. (Bunu yapmak istememin sebebi zeigarnik etkisi. Yani yarım kalan şeyler beni rahatsız ediyor ve tamamlama ihtiyacıyla kavruluyorum) sonra bu günün benim seni bulmama vesile olan meşhur blogunu yazmaya başladığın tarih olmasına karar verdim. Aylardır içimde senden habersizce yaşanan çalkantılı bir çok şey oldu. Ve içim artık yorgun. Son bir haftadır düşünmüyorum bile artık. Aslinda bu son bi haftayi ayrintili anlatma ihtiyaci duyuyorum. Seni ilk tanidigimda yani blogu okudugumda sana hayran olmuştum. Sonra tanıştım ve yakin hissettim. Sonra baya baya hoşlandım mesaj bekledim ilgini cekmeye calistim ama nafile. Ardindan akışa biraktim. Yürümedim, hareket etmedim sana herhangi bi arkadasımmışsın gibi davrandım. Birbirimize uygun olmadığımızı farkettiğimden beri mücadele etmek gelmiyodu içimden. Herşey tamam olsa ve beraber olsak bile nereye kadar sonuçta? Bu rutine alışmıştım. Arada beni sana yaklaştıran heyecanlandıran ya da senden soğutan şeyler oldu tabi. Bunlar oldugu an geldim ve sicagi sicagina yazdim. Ama üzerinden az zaman gecince hep aynı moda döndüm. 'Seni seven ama senden beklentisi olmayan halinden memnun ve fazlasını istemeyen kız' moduna . Buraya yazmak hoşuma gidiyordu. Hala gidiyor. Çünkü yazmayi özlemişim. Hele okunma ihtimali varsa bi ayri güzel oluyomuş yazmak. Firsattan istifade edip daldan dala atlayarak saçma sapan şeyler anlattigim oldu. Ama bu hafta ilginç bi şey oldu. Bu hafta senin aslında sandığım adam olmadigini anladim. Herkesin doğrusu vardir ve herkesin dogrusu farklıdır. Ben kendine göre dogrulari olmasina rağmen baskalarinin yanlislarina saygi duyan biriyim. Sol kesimden (kronik sol kesim desek daha doğru olur) cok çektim ama buna rağmen saygımi kaybetmedim. Apolitigim ve dini konularda da insanlar bizzat yardim isteyip soru sormadigi sürece karışmam. Bu rahatligim alkol kullanilan din üzerine şakalar yapilabilen bi ortamda büyümüş olmamdan geliyor sanırım. Kimisine gore bu iyi bişey kimisine gore ise 'Türbanliysan hakkini ver!' Ama bence doğru olan ve huzuru getirecek olan bu. Görüşlere saygili olmak. Twitterda gezinirken tamlaynimda bi twit gordum. Sen favladigin icin benim sayfama düşmüş. Yoksa uzun zamandir seni stalkladigim yoktu hatta kafanin karismamasi için okulda bile karşılaşmak istemiyodum. Twitte bi kız okul kantininde 'neden örtünüyoruz' başlığı altinda basilmis  bir broşür bulup bunu yirtmak yada parcalamak istedigini yazmış. Ve sen bunu begenmissin. Okulda siyasi yada dini mesajlar iceren her türlü broşüre karşıyım ben. O broşür de dahil olmak üzere sağın solun pkklının ülkücünün alayinin okul yapilanmasina karşıyım. Ama bugüne kadar hicbirini parcalamak isteyecek kadar nefret duymadim. Çünkü insanlara saygim var ve sayginin ötesinde nefret bir suçtur. Eğer böyle bi broşürü yirtmak istiyorsan (ki digerlerine hicbi rahatsizlik duymadigin halde) başörtüden türbandan ve islami olan çoğu şeyden nefret ediyorsun demektir.k i ailenin muhafazakar oldugunu iddia ettigini hatirliyorum. Ve ben kendime çok kızdım. Seni sevdiğim için kendime o kadar kızdım ki anlatamam. İşte o an çok tuhaf bisey oldu. Sana hiçbir zaman ölüp bitmiyodum petunya. Ama seninle olmak isterdim çünkü fazlasiyla etkileniyodum senden yakin olmak istiyordum. O an birden yakin olma istegim ve tüm hayallerim yok oldu. Sen benim için birdenbire kendi kendime sevdiğim ama birlikte olmak istemeyecegim biri oldun. Hatta aylardir planladigim blogumun linkini atma plani hakkinda oldukça isteksizleştim. Son 3 günüm sürekli bunu dusunmekle ve matris yapmakla geçti. Atmali miyim atmamali miyim? Matrisimin sonucu kesinlikle atmamam yönünde çıksa da yani bu durumda en mantıklı olan senin benden hiç haberin olmamasi olsa da ben atmayi seçtim. Çünkü kaybedecek bir şeyim yok. Dünya görüşüme ,yaşam tarzıma, dinime saygı duymayan bi adamdan hoşlanıyorum ve bu adam hakkinda icimde uzun süredir yaşanan savaş sonucunda onunla olmak adına en ufak hevesim kalmadı. Birini sevmek ve onu istememek de oldukça tuhaf. Mutsuz olacağını ve mutsuz edeceğini önceden görmek sonucu oluşuyo sanirim bu his. En kotu ne olabilir ki diye ihtimalleri sorguladigimda senin blogumu okuyup bitirdikten sonra bana çok zıt bi şekilde cevap verdigin bi senaryo görüyorum. Ama sanirim fazla hissizleşmiş olmaliyim ki blog linkini sana atma isteğim tüm kötü ihtimallerden ağır geliyor. Beni sevmeyen birinin benden nefret etmeye başlaması hayatimda çok şey değiştirmez gibi. Okulda da karşılaşmamaya çalıştık mi tamamdir. Gerci hayat garip. Ben nedense senin bu bloga hep olumsuz tepki vereceğini dusunuyorum ama belki de gayet olumlu yada nötr olcaksin. Belki bu tarihten sonra arkadas olcaz kim bilir? Her ne olursa olsun hangi ihtimal gerçekleşirse gerceklessin ben bugün senden komple vazgecmek için ilk adimi atmış olucam. Ve içimi rahatlatacak tek şey bunu seninle paylasmakti biliyorum. Cevremde gördüğüm kadariyla çoğu erkek benim tabirimde duygu paylasımı sizin tabirinizle aşkı ilan olan durumu bir tür çıkma teklifi olarak algiliyor. Yani kiz açılmış ve bir cevap bekliyormus gibi. Oysa beklentisi olan kız açılmaz sonuna kadar uğraşır. Ben senin için hic ugrasmadim cunku hic beklentim olmadi,olamadi. Bu yuzden sakin buna bi cevap verme zorunlulugunda hissetme. Ben bu günü kendim için gerceklestiriyorum , senin için değil. İç huzurumu bulup kimseyi sevemeyen umursamaz asi kız hallerime geri dönmemin tek yolu bu. Sevmek insani cok yoruyor. Duygusal bi şarkı bile dinleyemiyorum aq kuan bile dinleyemez oldum senin yüzünden hemen gözlerim doluyo modum düşüyor. Sevmek cok yorucu, ve ben daha fazla yorulmamaliyim petunya. Şimdi senin hayatinda bir blog ve su ürünleri fakultesi bahçesi duvarındaki petunyalı serseri serbest stil yazım dışında hiç bir iz birakamamis biri oldum. Oysa senin blogunu okurken hayatin anlami ne sorusunu her okudugumda iz bırakmak demistim. Benim hayatimin anlami bu. Hukuk bahcesinde bi çay pardon kahve içmeden (çay sevmezsin biliyorum) ve suleymaniyeye karsi ucurumun tepesine oturup ayaklarimizi asagiya sallandirarak çikolatalı puro cekemeden arkadasligimiz bitiyor. (Şu an beynimin arka planinda sezenden vazgeçtim çalıyor) aq kafanda benimle ilgili kalan tek şeyin ahıra sıçmam olması nedir ya ahxhsjxjksx daha samimi olsaydık Ali firat başgildeki evine petunya kargolayarak kutlamak isterdim doğum gününü lakin ne münasebet. Şimdi gayet olgun 20 yaşında bi hanimefendi gibi gidiyorum. Soyleyeceklerim bu kadar ve bunlar seninle iliskimde bisey degistirmicek sadece benim içimde olan şeyleri degistircek. (Yazar burda diyo ki ergen kızlar gibi engel basmicam heryerden) ya bana böyle şeyler cok basit geliyo insan insana aşık olabilir yani ne var ki bunda jsbsksks sevilmeye de bilir yani napalim
Doğum günün kutlu olsun petunya
Sen farkinda olmasan da hayatindan bi EBT geçti
İlk tanistigimiz gün sana insanlara hislerimizi soylememiz gerektigini ve sana bu yüzden yazdigimi söyleyip farklisin demistim. Bugün de öyle yapiyorum. Sana doğum günü hediyesi olarak sevgimi vermiş oldum. Gelecekte ne olur bilemem. Belki cok kısa süre içinde seni tamamen unutucam ya da başkasını sevicem ya da ne biliyim nefret ettircek bisey yapicaksin vs. gelecekte ne olursa olsun, 2016 yılında seni seven ve sana hic uygun olmayan bir kız seni çok sevdi ve bundan en ufak umudu ya da beklentisi olmadığı için sessizce yaşamayı tercih etti. (Umarim sandigim kadar sessiz olmuştur. Şimdi özelden ben zaten biliyodum ki yeaa diyomuşsun sjzbsjzn ) evet tamam bu sefer harbi gidiyorum


8 Ekim 2016 Cumartesi

 Merhaba petunya. Bugün sana annesiyle kavga etmiş ve bunu senden başka kimseye anlatmak istememiş bi kız olarak yazıyorum. Kendini bildi bileli her zaman kendi ayakları üzerinde durması için elleri bırakılmış bir kız olarak. 5 yıldır giydiği ve farketmeden bağlandığı eyfel kuleli lacivert ve artık küçük geldiği için göbek açık giydiği geceliğiyle yatağına büzüşmüş ne yapacağını bilemez bir kız olarak yaziyorum sana. İnsan her zaman güçlü kalamiyor işte. Asıl tuhaf olan kötü anıları sadece sana anlatmak istiyor olmam. Bunu kendimce düşündüm ve sorguladım. Neden onca arkadaşın varken petunyaya yaziyorsun? Ve cevabi buldum. 6 gün sonra yok olacağım. Senin hayatinda 3 ay içinde hızlı ve saçma bi şekilde gelip geçmiş bi iz bile birakamamis herhangi bi kadin olacagim. O zaman buradaki her satir anlamini yitirecek. Ve ben kötü oldugumda buraya gelerek birkac hafta sonra bu kötü anilarimin seninle birlikte yok olmasini diliyor olmaliyim. Ya da sadece birinci bölümden başlayıp buraya kadar okuyo olma ihtimalin hâlâ beni burada turuyordur. Biliyor musun? Son bir haftada bu blogu silmeye belki 20 defa kalkıştım. Oturdum baştan defalarca kez okudum. Benim için anlamli olan cümlelerin senin gibi bi adamin gözünde okunmaya değer bile bulunmayacağını farkettim. Psikoloji okuyan insanlarin en büyük hobisi kendini baskalari yerine koymaktir. En karanlik fantezilerimizde bile akil almaz insanlar olup egleniriz. (Hic degilse benim tuhaf psikolog arkadas grubum böyle) ve bunu ne zaman senin için yapsam içime derin bir hüzün cöküyor. Bunun sebebi seni anlamak için sana bürünmüş benligimle kendime baktigimda beni görmedigini ve anlamadigini farketmem. Bunca çelişkime kendimle kavgama anlam veremeyeceksin diye korkuyorum. Oysa mesele çok basit. Senden hoslaniyorum etkileniyorum aşıgım her nasil isimlendirirsen artık.ve sen beni herhangi biri olarak goruyorsun. bunun beni üzmesi gerekir ama birbirimize uygun olmadigimizin farkindayim ve bana deli gibi aşık olsan da yine birlikte olamayacagimizin da farkindayim. Bu yüzden üzüntü yerini derin bi boşluğa birakiyor. Evet son 3 ayın özeti bu. Birbirine uygun olmayan insanlarin birlikteligi ancak taraflara zarar veriyor. Tecrube ettim ve gördüm. Ayrica meselenin komik taraflari da var. Sen cinsel hayat yaşayabilceğin partilere gidebilcegin bi kız istersin misal, bense bu tip ortamlardan bıkmış biriyim ve hayatimda hic hem dinine düşkün hem de acikgoruslu olan erkek tanimadim. Bu yüzden en azından cumalara giden birini isterim doğal olarak. Lakin sen cumalari 2 de uyaniyosun aq bizden cacık bile olmaz yani jsndjsnsks
 Yine olağanüstü hüzünlüyüm ama espriler havada uçuşuyo. Çocukken de böyleydim ben. Gözyaşlarım ve kahkahalarım hep içiçeydi. Bölüme ilk başlayıp hastalık tanımlarını ögrendigimde histerik yada bipolar olma ihtimalimi cok düşündüm. Ama değilim. Sadece hayati karman çorman yasiyorum. Aşure gibi yani. Çok güldüğümde gozlerimden yaşlar gelir ve ağlarken de birden kahkaha atmaya başlardım. Hala böyle. Ama artik beni aglarken goren cok az insan var . Çünkü canim annem ve babam benim kalpsiz ve hissiz bi robot olmam için elllerinden geleni yaptilar. Özellikle erkeklere karşı bunu başardım. (Tabi sen istisnasin çünkü sen her zaman istisnasin) Annem egitimime cok önem verirdi. yillar gectikce anladim ki annemin tek umudu benmişim bu bok çukurundan çıkmak için. Bana tutunup hayatina devam ediyorken kardesim doğdu. Babamin kız versiyonu. Evde bir doz irfanla kafayi yicek kivama gelirken bide bunun 2 katına katlandigini düşün. Sonra annem kardesimin sorunlariyla uğraştı uzunca bi süre. O ara biz babamla arayi baya bozduk. Ergenlik zamanlarimda tahammül edemeyip elimi cama yumruk atarak sakinlestigimi falan hatirliyorum. Bikac defa sağlam dayak yedigimi ve binlerce kez erkek çocuk gibi ceketimi alıp sokaklara daldigimi. Klasik kizlardan cok farkliydim petunya. Erkek gibi buyudum buyutuldum. Sevilmek hayatimda hic bilmedigim bi hissiyatti o zamanlar. Bunun bi insanin başına gelebilcek en zor şey olduğunu dusunurdum. O zamanlar bana sadece mahallede defansta oynadigim maçın kalecisi aşık olurdu.(genelde bu populasyon şişman ve saçını 3 e vurdurtmuş olur bir de yanaklari pembe)  Bense hep forvetteki oglanlara vurulurdum . Takimin yildizi ya hani goller genelde bu beyden cikiyo falan. Her zaman tombul bi kizdim( bebekligim hariç 2 kilo dogmusum hep kan ilaclari yuzunden boyle oldum aq ya) ve o zamanlar şişmanlarin cinsiyeti yoktu. şişman hicbi kiz kadindan sayilmazdi. bi erkek senden etkilenirse arkandan asla 'guzel kiz ya' demezdi. sen her zaman 'harbi kiz' olurdun . Buyudukce guzellestim sanirim yada bilmiyorum belki de erkekler 'harbi kız' sevmeye başladı. Benim gibi prenses gibi buyumemis onlarin tabiriyle 'delikanli hatun' olan kizlara tav olan herifler de var nefret edenler de. Annem benim tek arkadasimdi uzunca bi zaman.(hala en iyi arkadasim) kendisi evlendikten sonra evin hem erkegi hem kadini olmak zorunda kaldığı için bana gelecekte karsima cikabilecek her zorlukla ba şedebilecegim bi egitim verdi. annemin anneannesi anneme 'orospulugu bile öğren bi delige sok bigün lazim olur dermiş' cidden de su tesisatindan elektriğe ev işlerinden yemeklere dikişe her şeyi az biraz bilen bi annem var. becerikli hatun yalan yok. ben de boyle olmaya calistim. bi erkege muhtac kalmayim asla ihtiyac duymayim.bazen annemden bazen arkadaslardan bazen kendim ohtiyavim olabilecek herseyi ogrenmeye calistim. boyle boyle orospulugu bile ogrendik aq ahsgsjsnks  bu beni güçlü hissettiriyodu yani boyle cok yonlu becerikli kendi ayaklari uzerinde duran biri olmak. ama annemler ben kendi ayaklarimim uzerinde duruyorum diye elimi birakti. parasal açıdan çok büyük sikintilar icimdeyim. hergün favori kavga konumuz bu.farkettim ki güçlü olmak yalniz olmakmis aslinda. Yillarim sevilmek isteyerek geçti tabi. İşte klasik beyaz atli prens hayalleri falan. Uni kazandiktan sonra anladim, sevilmek istemenin yeterli olmadigini. Sevilmek benim için diger kizlarin gözünde oldugu gibi bi ego tatmim kaynagi yada 'populerite için populer biriyle olma' gibi basit mentalitelerle temellendirilemezdi. Ben aslinda yillarca sevilmeyi değil sevmeyi bekledigimi farkettim. Birini severken karsindaki kişinin bunu hakettigini bilerek sevmek cok başka bi his olmali. Sevgi hakedene mi verilir diyeceksin. Ama evet sevgi hakedene verilmeli yoksa üzülürüz. Gerci insan bazen de üzülmeli. Acilar mutluluklardan daha çok şey katiyor sonuçta insana. Ama konumuz bu değil. Gidecek kimsem yokmuş petunya. Bugüne kadar kime kirilsam anneme gidip saatlerce başını şişirdim. Ama anneme kirilinca kime gidecektim ? Hamit vakasindan beri pek yapmiyorum bunu. Çünkü annemin ateist birine köpek gibi aşıkken onu terketmek zorunda kalış sendromumu anlatirken gozlerindeki boş bakışı gordum. Beni anlamiyordu. O günden beri beni anlamadigini farkettigim an anlatmiyorum susuyorum. Yazmak daha iyi bi seçenek. Tabi okuma ihtimali olan birileri varsa. Bu yüzden görselde gordugun üzere denize şişe atarim bazen. Belli mi olur bir gün seni de gonderirim yunan kiyilarina doğru? İnsanlar sana neden petunya dedigimi ve katran karası gözlerini okurlar benim kalemimden. Belki yeşil gözlü bi yunan çocuğu bulur mektubumu belki zeytinburnu sahildeki adibas eşofman giyen bir keko. Çeşitli ihtimaller mevcut lakin hepsinin tek bi ortak noktasi var. Kim okursa okusun yerinde olmak isteyecektir. Çünkü akli başında sevmek herkesin harcı değildir. Bununla ilgili süslü püslü cici mi cici bi şiir vardi ama şu an hatırlayamadim. (Edebiyatçı adam şu an bana kıçıyla gülüyo olmali ama olsundu) şöyle biseydi. Deli gibi sevmiyorum aklim basımda seviyorum falan gibi bişey. Yani insanlar genelde ya şuursuzca severler deli gibi saçma sapan şeyler yaparak , ya da beklentileri vardir da severler. Şu an iki secenege de uyum saglamiyorum. Bu benim için de oldukça yabanci bir durum aslinda. Karşımda biri var. Bu kişinin benim için özel olduğu aşikâr. Ama olamicagimizi biliyorum ama o kişinin hayatinda hic bi iz birakamicagimi biliyorum ve yine de onu sevmeye devam ediyorum. Bu durumu da bi ayri seviyorum. Nazim hikmet mi oldum lan yoksa sevmeyi sevmek falan bişeyler sudbksns şiirle hic aram yok harbi çok nadir severim şiirleri. Şu klasik türbanlı hanimefendi kizlardan olamadim gitti şiir okur klasik müzik dinlerler sabah akşam trt izlerler en sevdikleri çiçek papatyadir surekli papatya ve sakal edebiyati yapar romantik muslumancilik oynarlar vs. Ben de GoT izlerken ekran başında siktttiiirrr çekerim sokaklarda bagirarak şarki söylerim ele avuca sığmam sevmedigim insanlarin telefon numarasini tuvaletlerin arkasina yazarım (cehennemde cayir cayir yanicam bence) devam ediyorum yemek yerken agzimi gosteririm evde kendi kendime deli gibi dans ederim he birde en sevdiğim çiçek petunyadır. Yaaaa utandin dimi ben de utandim . Tamam saat üç oldu artik yatalim. Ama sadece uyicaz tamam mi tamam

Ya ben bunu 6 sında yazmışım fakat yayınlamayı unutmuşum sorry

Selam. Kafası biraz rahatlamış lakin bugüne özel baş ağrısı yüzünden bir altmış yatan bir kız olarak yaziyorum. Kirmizi rujlu ve mutsuzum. Ama son yazimda oldugumdan cok daha iyiyim. Çünkü hergün okulda seni görüp buna rağmen ne yapacagima karar verememe ve bu belirsizligin yarattigi gerilimden kurtulma amaciyla sana yazdim. İyi ki de yazmışım. Özlemişim. Bir buçuk aydır konusamiyoduk zaten. Ki okul basladiktan sonra yazmam gerekiyordu gercekten. Hoşlandigim insanla aramda bir metre mesafe olan ama onun beni tanimadigi bi yaşantı beni geriyordu. Senin sicakkanli ve konuşkan biri oldugundan bir kez daha emin oldum. Ve bir de senin için herhangi biri olduğumdan. Bu beni üzmedi. O gün konuştugumuzdan beri değişik bir şekilde rahatladim. Ve kendime seni neden sevdigimi sordum. Universitede okuyan birine gelen aşkı ilanlar ve cikma teklifleri genelde 3-4 sebepten kaynaklidir. Ya cocuk yakisiklidir ve kiz senin yuzune boyuna posuna aşık olur. ya cocuk populerdir ve kiz kendi popülaritesini arttirmak amaciyla sana yürür. ya da seni cinsel anlamda istiyodur ve cinsel geçici bir yasanmisliktir tek amaci. benimki bunlardan oldukça farkli. ben seni cumlelerine vuruldum. Bence bu senin daha önce yasamadigin bi deneyim olmali. Biri senin yazdiklarindan etkileniyor. Hicbi çıkarı olmadan seni görmeden konuşmadan senden etkilenen biri var. Seni sevilmek için sevmedim. Bu yüzden içim cok rahat. Belki haftaya sana açılcam belki hic açmicam bu konuyu ne farkeder ki? Seni seviyorum ve bu seni irgalamaz. Açılsam da acilmasam da ne olursa olsun seninle vakit gecirmeye devam etmek istiyorum. Seni tanimayi cok isterdim ve daha ilk tanistigimiz zamanlar basit kizlar gibi matematik yapıp 'o yazmadi ben de yazmayim yoksa yürüyorum sanar' dediğime cok pismanim. Ben sana yürümüyorum ki ben sana yüzüyorum be olum. Beni gecmiste senden hoslanmis ve hoslanmakta olan insanlarla ayni kefeye koyamazdin bu yüzden. Aptal degilsen koymazdin yani kör müsün aq. Rahatladim üzerimden yük kalkti. Açılınca daha da rahatlicam çünkü hicbir çekincem olmadan yazicam sana o andan sonra. Hicbir beklentim olmadan konusucam. En dogal en samimi en harbi halimle. Belki bana şans verirsin diye dusunerek acilmicam sana. Ben kendim için iç huzurum için yapıcam bunu. Benim şansa ihtiyacim yok ki. Benim şansım zaten seni bulmuş olmam ve tekrar yazmaya başlamış olmam. Sen benden rahatsiz olmadigin surece bu mesafede hatta belki bundan daha yakin olcam. Çünkü sana söylemiştim. Vazgeçmek senin güzel yüzüne ihanet. Ve ben vazgeçmek değil böyle kalmak istiyorum. Seni seven ama senin gözünde herhangi biri olan biri olmak bana yetiyor. Zaten bundan fazlası hem nefesimi keser hem de korkutur beni. Azı üzer. En kararında çözüm bu petunya. Gitmiyorum, gitmicem. Seninleyim.

3 Ekim 2016 Pazartesi

Bugün pazartesi. Senin de benim de bok gibi bi ders programimiz var. Sabahin 7 sinden beri okuldayim. Bugün senle hic karsilasmadik. Sabah sırf seni görmek için tam 3 kere kantine indim ve bahçeyi dolaştım. Çünkü biliyorum ki 15 ekimden sonra seni gormeyi birak senden köşe bucak kacicam. Ta ki yüzleşene kadar. Aksam oldu son dersten çıktım ve bahcede otururken yanimda oturan kişinin sen oldugunun farkinda varmadim. Gerçekten varmadim. Sonra özlemle kalktik. Dedim ki twit atip duruyo internet paketi yoktu demekki hala okulda. Bahçeyi dolaşsak belki görürüm. Çünkü açıkçası bugün sirf seni görebilmek icin okula geldim. Ve biz özlemle yuruyup bi yandan da konuşurken seninle gözgöze geldim ve dizlerimin baği oylesine çözüldü ve o kadar kötü oldum oldum ki gözümü sacma sapan bi şekilde kaçırıp tuhaf sekilde ordan uzaklastim.
Köşeyi doner dönmez ilk yaptığım şey cok aptalim diye dövünmek oldu
Seni görmek istiyorum ama her zaman istedigim yerde istedigim gibi göremem sonuçta. Geçen haftaki gibi olmasını beklemiştim. Ben senin farkindayim ama sen benim değilsin. En güzeli buydu. Her zaman böyle olamazmis. Bu yuzden 'selimi görecem' diye tutturmamam gerekiyomuş. Ögrenmis oldum. Durumun yarattigi kalp ritmi bozukluguyla 15 dk yaşamaya calistiktan ve oturdugum yere geri döndükten sonra tek başına oturdugun yerinden kalktin ve yürüdün. Anlik gelen deli cesaretiyle arkandan geldim. Evet bildigin liseli gibi 16 yaşında gibi seni takip ettim. Çünkü kendime dedim ki sen onu seviyosun ve ona selam vermezsen ayni durumu defalarca kez yasayacaksin. Arkandan gelip sirtina dokunup naber petunya diyecektim sadece. Bu kadardi. Ve vezneciler metrosuna kadar geldikten ve aramizda 3 adimlik mesafe kaldiktan sonra tam sirtina dokunacakken pilavciya girip oturdun aq . Ben şok. Yola dönüp karşıya geçip uzaklastim. Ve ikinci bi ritim bozukluğuyla metro duragina indim. Sanirim sen de metro kullaniyosun ve planim selam verdikten sonra yol boyu konusmakti. ( Yol boyu dedigim senin 3 durak mesafen var benim ebemin amina kadar yolum var) yine de 3 durak 3 durakti. Birdaha okulda karşılaşırsak hic degilse kafamla selâm verecek hâle gelecektim saçma sapan tanimamis ve görmezden gelme durumlarina girmicektim. Sonra metroya indim metro bozulmuş. Tam 25 dk metro bekledik. Ve gözüm kapida gelmeni bekledim. Eger o pilavi yemeyip benimle metroya gelseydin tam 25 dk sesini duyabilcek yüzünü gorebilecektim. Hayir bu kutsal bir sey degil. Ama bu 12 gün sonra birdaha yapamicagim bişey. Ve ben senden tam 12 sonra tamamen kopacak olmamin hüznünü şimdiden yasamaya basladim. Birdaha sana yazamicak olmak üzücü. Ama merak etme artik yazicam. Yazdigim sürece yasadigimi hissederdim petunya. Ve seni buldugum günden beri tekrar yaşayabiliyorum.
Sana acılma konusunu da enine boyuna düşündüm. Seni şu an şu halinle gerçekten sandigimdan fazla seviyorum. Dün döndüm ve blogumu baştan sona okudum. Farkettim ki sana hep en hüzünlü zamanlarimda yazmisim. Bikere baya yardirmisim yok sandigim gibi degilmissin vs diye sonra düşündüm aq sevgilim mi lan ne diye bu kadar sorun yapmisim diye. Sonra tarihe bakınca anladim ki regle denk gelmissin kardeş kusura bakma zjdbkssnkz (post menstural disformik bozukluk oluyo bazen hıncımı cikarcak birilerini ariyorum sorry ) vazgecmek için yazdigim yaziyi okudum mesela. Senin gözünden o yazi sadece senden vazgecemememi anlatiyo. Yazmicam demistin ama yazmistim yine sonra. Oysa senden vazgecmemek sana artik yazmamak değilmiş. Umudu kesmekmiş. Gercekten de o yazidan sonra birdaha seninle ilgili bir beklentim olmadı. İnsanlarin birbirini sevmesi yani daha doğrusu 2 insanin birbirini ayni anda sevmesi bir mucizedir. Bu başıma bir kez geldi ama bu bi ruh hastasiyla yaşandi. Şimdi akli basinda biriyle tekrar yaşanma ihtimali beni çok heyecanlandirmisti. Çünkü ben yilda 5-6 kişiyi sevebilen bir kiz degilim. 3 yilda bir birine yakin hissediyorum sana oldugu gibi. Bu kişilerden sevgili oldugum da oldu kanka oldugum da oldu hic tanismadigim da. Seninle ayni okulda oldugumuz için hic tanismama ihtimalimiz oldukca düşük. Ne zaman okula gelsem seni görüyorum. Bu hoşuma gitmiyor değil. Edebiyat fakultesindeki diğer 17.999 kisiye tercih ederim seni cunku. Ayrica okulun bahçesini cok sevdigim duvar yaşlarini ve ağaçlarıni da. Hergeleyle yarisabilir misin bilmiyorum ama . Şansını zorlama yahuşuklu 😈 insan ne garip değil mi hep olmayani olmayacak olani istiyo. Hergele de öyle sen de oylesin. 3 yilda bir sevebildigim anda sevdigim kişinin beni sevmeyecek olmasi beni başlarda üzdü. Ama cocuklugumdan beri her sevilmeyişimde kendime 'kimse kimseyi sevmek zorunda değil' dedim. (Bunu ilk babam için söylemiş olmam cok acı ama olayi dramatikleştirmeye gerek yok) Senin için de bu cümleyi kurdum. Sonra da alistim. Beni sevmiyorsun. Belki ben de seninle tanissam sevmicem yada belki deli gibi aşık olucam (bence 2. 2 ye bahisleri görelim ooooo handikap😂) yani beni sevmiyor olma meseleni içimde hallettim ve sana beni sevme ihtimalin olduğu için bu linki atmicam. Sana link atmak istedigimi ilk okukdaki kiz arkadas paylastim. Ve aaayyy cok ergence seni sevmeyen birine niy acilasin ki dedi. (Blog icerigini bilmiyolar tabi)   oysa benim için bakış açısı cok farklı. Ben seni arkadas olarak gormuyorum. İlk kez birini hic gormeden boylesine etkilendim ve gordugumde de bu etki değişmedi. Seninle tanisma sana yürüme vs gibi bi niyetim yok olsa şu an mesaj atarim.
bir seyleri yogun hissediyorum. Ve artik sana soylemem gerektigini dusunuyorum. Sonunda en en kotu nolur? Aq kizi ben sana mi bakcam bb dersin. Lan en kotu durumda bile risk yok yani. Benden nefret etsen ne olacak yani beni arkadaslarina 13 yasindaki ergen cocuklar gibi 'zhahaha bu kız da beni seviyo haaa' diye anlatsan ne olacak yani. ( Ki bu en kötü ihtimal ve böyle bisey yapacagina inanmiyorum. Cunku sadece 22 yaşına kadar ozguvenini tatmin edecek hicbiseye sahip olamamis biri başkasının sevgisiyle egosunu tatmin edecek kadar aciz olabilir. ) Tabi ki reddedilmek uzucu olur ama onun disinda etkileyen bir sey yok. bazi kizlar sevgi konusunda cok matematik yapiyolar. Boyle yaparsan boyle boyle olur boyle olursa boyle olmaz o yuzden boyle davran. Sevgi ask bu degil amk salaklari. Ne hissediyosan onu yazicaksin onu soyleyeceksin onu yasayacaksin. Belki sonunda kaybetceksin ama ne hissediyosan o sekilde gelisicek.  Kanka uzak dur uzak durursan kacan kovalanir şu bu. Kovalanmak istemiyorum.Deli gibi aşığım bu duyguyu yasamak istiyorum bu kadar. Seni seviyorum ve bunu bilmen gerek. Şuanki tavrin cok olumlu olcak gibi degil ama sevilmek icin hissetmedim ben bu duyguları. Bi baktim etkilenmişim. Bu yuzden Anlaticam rahatliycam.
Suan zaten konusmuyoruz. En kotu bu konusmamazlik devam eder. Ki açık goruslu biriyim. Ben sana acildiktan sonra herhangi bir sebeple bana yazarsan yada karsilasirsak biyerde bisey olmamış gibi davranirim. Ki bu da oldukça düşük ihtimal. Kisacasi kararimi verdim. 15 inden sonra değişecek benim açımdan her şey. Senin açından zaten değişecek bir şey yok. Gelecekte senin tarafından beni seven kizlar kategorisinde sayilmak istemezdim, farkli oldugumu dusunuyorum ve boyle dusunmeni isterdim. Ama bazen istedigimiz insanlarin hayatında olmayabiliriz. Bu da hayatın kurallarindan biri. Napacağn.

28 Eylül 2016 Çarşamba

22  Eylül
Uzun zamandir yazmiyorum. Çünkü ne yazmaya değer bir şey oluyor ne de yazasim geliyor. Hayatim ayni. Tatile gitmeden önce son üç dört aydir beni en mutsuz eden haberi alip yaklaşık 6 saat sonra da hayatimin en güzel tatiline ciktim. İyiki de çıkmışım ki bu haberi başka türlü atlatmamin yolu yokmuş. Burda olmani ve bu konuda teselli etmeni isterdim. Ama hayatima birini alma umutlarimin sonunu getiren bi haberdi diyebilirim. Ben sadece 10 günlük,240 saatlik bi kızmışım. Ne kadar farkli oldugumu dusunsem ve hissetsem de hatta karsimdaki erkek de böyle dusunse de ben ancak 10 gün beklenebilcek bi kızmışım. Benim hayali bi adami 20 yıl bekledigim hayatta herhangi bi erkek beni 10 günden fazla sevemezmiş. Bununla yüzleşmek ne zor. Evet yaptigim kisa süreli ama etkili tatil bunu atlatmama oldukça yardimci oldu. Ama tamamen silip atilmaz tabiki nasil atilsin? Hayatimda hep özgüvenini tatmin edecek kadar çalıştım ve iyi işler yaptim. İnsanlar bunu farkettikçe özgüvenim için vermis olduğum çaba sonuç buldu. Bu yüzden olağanüstü bi durum olmadikca mutlu sayilabilcek biriyim. Ama bu durumlar cok zor be. İnsan emek verdigi olaylardan sonuc alamayinca yikikiyor. Bu bir piknik bile olsa (hani piknige gidecegin ve hazirlik yaptigin gün yagmut yağar da göt gibi kalirsin ya) üzülüyor, emek verdigi bi insanin boş oldugunu görmek ne kadar koyar bi dusunsene. İnsanlara degistirmeye calismaktan vazgeceli cok oldu. Değişmek isteyen zaten değişip gelir bana. Layik olmak önemli. Milyarlarca milyonlarca insan kendine layik birilerini ariyo
İnsanlari küçümsemek gibi değil bu. Maviye girip kedine en uygun pantolonu bulmak gibi bişey. Kimisi cok şanslı. Erken yaşta karsisina cikiyo bu kişi ve cocuklugunda gencligini bilecek kadar tanima firsati buluyo karsisindakini. Hep ozenmisimdir . Laf arasinda farkinda olmadan soyledigin uzerinde durmayacagin küçük ayrintilara  bile önem veren birini hayal et. Ne hoş degil mi?

27 Eylül..
5 gün önce yazdim bunu. Pek yazasim yoktu o gün. Çünkü seninle ilgili olan hicbisey yoktu. Ama bugün var. Çünkü okul başladı ve ben seni aylarca gormeyi tahmin bile etmezken daha ilk günden karşıma çıktın. Karşılaştık demiyorum karsima ciktin diyorum çünkü sen benim ben oldugumun farkinda degilsin henüz.
Sadece 2 gün önce canlıymışsin gibi rüyamda gordugum adamı karşımda bulmak kalp atislarimi kontrol edemememe ve ağzım yaklaşık 5 cm lik aralıkla olduğum yerde şok olmus vaziyette seni izlememe neden oldu. 18 bin kişilik fakulte okula gireli 2 saat olmuşken seni bulmayi beklemiyodum. Neyseki yanindaki 1.80 lik topuklu ayakkabili makyajli fabrikadan çıkma diye betimledigim kiz tiplerini gormemle şaşkinligim yerini hüzne birakti. İnsan kendine ait olani kiskanirken ofkeleniyo da kendinin olmayani kiskanirken derin bi hüzne boguluyor. Kendime 'uygun olmadığınızı kabullenmen için bu sahneden daha fazlasina mi şahit olman gerekiyor diye sordum. Bekledikçe kanitanan bi hipotez bu. Sen konusunda ilk günlerdeki kadar israrci degilim çünkü senin de arayista olduğunu biliyorum. Tatilde oldugum için yazamamis olsam da  feslegen hanim meselesinin farkindayim. O kiza yürüdüğünü düşünüyorum. On gün boyunca interneti olmayan birinin internet bulur bulmaz yine o kizi favlayip rt lemesinden cikardim bu sonucu. Bir de kizin dünya görüşünü benimsiyorsun gibi geldi. Bunlar sadece tahmin tabi. Ama gerçek olma ihtimalinin bile beni üzmeye yettigini farkettim. Sana yazmamamin bir sebebi de buydu. Neredeyse bir aydir doğru düzgün internete girmiyosun girince de böyle yapip cikiyosun. Senden gerçekten baya etkileniyorum. Seviyorum,aşığım , hoşlaniyorum kelimelerinden daha dogru buluyorum bu kelimeyi kullanmayi. Gün içinde yoğun olarak seni dusundugun günlerin gecelerinde rüyamda da ziyarete geliyorsun. Bilincim her ne kadar senin hakkinda vazgeçmiş ve umutsuz bi tavir sergilese de bilincaltim öyle demiyor. Genelde bi dizi sahnesinden kısa sahneler şeklinde oluyordu rüyalarım. Gecen günkü hariç. O çok farkliydi. Bi duvar dibinde konusuyorduk. İkimiz de ayaktaydik ve yüzünü bana oldukça yaklaştırıp ' benden başka birini sevme ihtimalin var mı?' diyordun.
Nedense dolu dolu olmuş gözlerimle ve tahminen elinin yüzümde olmasindan kaynaklanan kızarmış yanaklarimla sakin sakin ama oldukça uzun bir cümle kuruyordum. ' senin gibi kocaman siyah gözleri ve iri dudakları varsa, koyu beşiktaşliysa , sinirlendiğinde 'cok pis kufretcem ha' diye geziyorsa , her şeyi metaforlaştirmaya bayiliyorsa, çevresine gülücükler dağıtırken gözlerindeki sonbahari gorebilcegim kadar aciyorsa bana kendini , ve senin gibi böyle bakiyorsa eğer neden olmasın?' cümlen biter bitmez uyanmis olmam çok üzücü. Tabi cümlemin hepsini hatirlamamin imkansizliginin farkinda olmalisin çünkü şu an hayli doğaçladim. Ama cidden bunun gibi biseydi. Daha sonra devamini gormek için tekrar uyusam da goremedim tabiki. Ama becnce devaminda bana sariliyor olmalisin. Çünkü ben olsam kendime sarilirdim 😂 Bu da böyle bi yolluluk shxhsjdjskd. Vay amk iyice şizofrene bagladik
Sonra ki günlerde liseli 16 yaşındaki kizlar gibi sürekli gözüm seni aradi. Neyseki 3 bölüm okuyorum da pdr ve işletmede normal davrandim. Ama edebiyat fakültesi sınırları içine girdigim andan itibaren gözleri sürekli seni arayan biri oluyorum. Sanirim bunun sebebi aylarca sana bu kadar uzak hissettikten sonra bu kadar yakin oldugumuzh pat diye ogrenmem ve bunun bende bi şok yaratmasi. Blogunu ilk okudugum anı hatirliyorum. Kim acaba dedim hangi ilde yaşıyo. Biraz ilerleyince surlardan fatihten bahsettigin yerleri okudum ve dedim ki 'oha o da istanbulda yaşıyo. Belki daha önce ayni otobuse denk geldik'. Sonra okulunu öğrendim ve adını. Karşılaşmayız saniyodum 18 bin kisilik fakultede nerden bulayim seni? Şimdiyse her gün ders işlediğim siraya oturdugumda 'belki de petunya dün burdaydi' diyorum. Kantinde ,koridorlarda , orta bahçede ağzım da hep ayni cümle 'o da buradaydi'. Ama bazen insanlarin vücutları arasinda cok az ruhlari arasinda keşkelerce mesafe vardir. Benimki de o hesap.
Ya cok saçma. mesela su an edebiyat katina çıkıp senin ders programini aldim. Ve belki de önümüzdeki günlerde derse girip seni izlicem. Ama bu beni bi yandan huzursuz ve suçlu hissettirirken diğer yandan sevgimi böyle hissedip bunu engellemedigim zamanlar içimde derin bi huzur oluyo. Bu halim nereye gidecek bilemiyorum petunya. Liseli kronik aşk acısı ceken tiplerden değilim. Ama sana olan ilgimi reddedemem. Akışa mı birakmaliyim yoksa bu işe bi nokta mi koymaliyim. Hatta bazen sana acikmayi bile dusunuyorum. Neden olmasin?

Sormadan söyleyim. Resimdeki sensin. Şu siralar her şey seni hatirlatiyo. Ama bunun yeri farkli.

8 Eylül 2016 Perşembe

Vazgectim demiştim. Birdaha yazmicam ama nasil bi yüzsüzlükse yine buradayim işte. Yazmak böyle bisey işte. Bir kere baslayinca dökülebildigin kadar dökülüyosun. Bana dökülmeni çok isterdim, denize dökülen bi nehir gibi. Senin hakkında her ayrıntıyı bilmeyi cok isterdim. Kirpiklerinin sayısını ezberlemek, arkadaşlarının isimleri, favori kitabını filmini... %10 unu tanıdıgim bi adama böyle hayran olmak beni korkutmuyo da değil. Kalan %90 da ne oldugunu bilmiyorum. Zaten bilsem böyle korkaklik yapmazdim. Cok sık insan seven biri değilim. Ama sevince beklemem, durmam. Sana böyle uzak olmasaydim keşke. Hic degilse aklinda birinin olmadiginindan emin olabilseydim. Kafanda benimle dalga geçmen yada küçümsemen umrumda değil. Sana gelmememin sebebi bu değil. Sana gelmememin sebebi yolun çıkmaz olduğunu bilmem. Mutfaktaki deterjan kutularini bilir misin? Tüm mutfagi tertemiz yapar ama kendisi leş gibidir. Sürekli kirli ellerimizle tuttuğumuz için berbat olmuştur. İşte sen böyle bir adamsın. Ve ben içinde temiz bir kac damla deterjan kaldığına emin değilim. Emin olsaydım eğer sen benim petunyam ben senin prensesim olurdum. Hayatım boyunca hep prenses olmak istedim aslinda kendime bile itiraf edemesem de. Babasinin biricik prenses kızı olan kizlara hem cok ozeniyorum hem de tiksiniyorum onlardan. Simarmaya cok alismis oluyolar genelde ve güçsüz aptal aglayarak her seyi elde edebilcegini sanan tipler oluyolar. Ben daha delikanli kizlara saygi duyuyorum ve ben de oyle olmaya çalışıyorum. Gerci bu prenses kizlar ruh sagligi bizim gibilerden cok daha iyi olan insanlar. Yalniz degiller, kendilerini koruyan biri var, bi erkegin gölgesinde dinlenmenin ne demek oldugunu tatmış insanlar. İşte kiskandigim nokta tam olarak bu. 'benim babam senin babani döver' bile diyememiş bi kızın boşluklarini nasil kendi kendine doldurduguna sahit olsan bana hayran olurdun. Çünkü babasindan ilgi gormemis kizlar genelde ilgiye aç orospular oluyo. Kendimi bu denli güclü ve basarili hissetmeme ragmen birine ihtiyac duymuyo değilim. Bikac saniye olsun sirtimi sirtina dayayarak oturabilcegim birine ihtiyac duyuyorum petunya. Çünkü bi insanin digerinin yaninda oldugunu gostermesinin en güzel yolu bu bence. Sırtını sırtına dayamak. Yükün yükümdür, sevgin sevgimdir , dostun dostumdur ,düşmanın düşmanım, seninleyim ve seninim. Yüzünü goremedigin bi sesin sirtina dayanarak oturup bunlari soyledigini hayal et, sadece bir saniye düşün. Ayağa kalktiginda dunyayi yikacak kadar güçlü hissedersin. Sevginin gücüne inananlardanim. Annemin sevgisi olmasaydi bugunleri bile göremezdim, biliyorum. Şu günlerde annemle kötüyüz gerci. 3 aydir işsizim (yazin özel derse cagiran olmuyo haliyle ) annemlerden harciyorum ve harcadigimi yüzüme vuruyo. Babam boyle yaptigi icin ondan ekonomik bagimi koparali 5.5 yıl oluyo. Ayni hissi ikinci kez yasamak cok kötü. Güçlü biri olmanin en kötü yani bu işte. Güçlü göründükce etraftaki insanlar zayifligina tahammul edemiyo. Senden surekli kendi ayaklarin uzerinde durmani bekliyo. Bu senin yipranmana ve parcalanmana neden olsa bile... Bunu annemin yapmasi üzdü. Yine de gülümsedim ve buyutmedim. Anneme cok şey borçluyum. 10 gün sonra yine 24 saatin 15 saatini sokaklarda geciren ve eve geldiginde yorgunluktan bayilan biri olcam. İşte o eve gelmeden önceki son anda sana gelmek isterdim. Kimsenin tanimadigi yuzumu gor ve o yuzumu de sev isterdim. Gerci hoş hangi yüzümü sevebilcek kadar tanidin da bunu hayal ediyorsam? Sana neden petunya dedigimi bilmeni isterdim petunya. Bunu bana sormani ve aramizdaki yaklaşık 25 cmlik boy farkindan dolayi kafami kaldirip sana ''petunya senin için neyse, sen de benim için o'sun'' demek isterdim. Kolay kolay 'seni seviyorum' demem. Deli gibi yillarca sevdigim adam bile duyamaz agzimdan bu cümleyi. Çünkü kolay harcanabilecek bi cümle degil. Bilirsin birseyi ne kadar sık yaparsan o kadar siradanlasir. Ve sevmek basitlememeli. Sebi seviyorum demem ama petunya derim. Yeterince zeki bi adamin ona olan ilgimi anlamasi için benimle 20 dk muhabbet etmesi yeter aslinda. Normalde duygu yonetimi olaganustu kuvvetli biri olmama rağmen birini sevince kilitleniyorum ve kontrolum tamamen gidiyo. Bu yüzden iliskilerimde olaganustu şeffafimdir. Neysem onu gorursun , ne fazlasini ne azini.
Uzun yillardir günlük tutuyodum. İlk sevgilimden sonra 1.5 yil elime alamadim ve seninle yeniden basladim yazmaya. Hayatimin bahari oldun farketmeden. Merve eski gunluklerimden birini okumak istedi. Cok samimi bi arkadasimdir ve kolay kolay kiramam. Gelecekteki eşim için aradigim o ihtiyac duydugum kişi için 2013 te 2014 te yazdigim defteri verdim. Cok etkilendi ve resimde gordugun tepkiyi verdi. Kendimi bildim bileli hep tek bi kişiyi bekledim. O kisi olduguna ikna olmadigim herkesi reddettim. O kisiye BAP ismini verdim. Varligindan emin olmadigim bi adama siirler sarkilar yazip ciltlerce günlük tutmak arkadaslarima sizofren olduğumu dusundurdu. Oysa benim icimdeki yalnizlik ve boslugu gercek insanlarla doldurmak yerine buldugum bi alternatifti bu. Gunumuzde 'görünürde yalniz insan' olmamak cok kolay. Ortalama guzellikte bi kız gunde en az bi cikma teklifi aliyo zaten. Hicbisey almasa kankasi oldugunu iddia eden erkekler yürüyo falan. İki yüz versen gulumsesen senden degerlisi yok. Yüzden fazlasini verirsen kaşar oluyosun ama. Leş gibi iliskiler. Kadinin cinselligine sahip olmak karsiliginda kadina değer veren bi adam ve adamin parasi ve gücünü sömürmek karsiliginda adama cinselligini veren bi kadin. Bu döngüye girip ilgiye alışıp en sonunda 'sevgilisiz yapamayan' kizlardan olmak istemedim. Arkamdan elizabeth denmesini kaşar denmesine tercih ettim ve 18 ime kadar tertemiz kaldim. Taki universitenin tanisma partisine gidene ve orda korkunc bi adama asik olana kadar. Belki sen de ordaydin 19 eylulde, vefakar kafede. Hikaye o da bana aşık olduktan sonra okunamayacak hâle geldi. Günlüğümun son sayfasina 'bu adam bana zarar verecek biliyorum, ama ondan gelen kışı baskasinin baharina tercih etmem' yazdim ve son satirlar bunlar oldu. 5 ay icinde tükendik. Bazi seyleri zorlamamak gerekiyormus, iki insanin birbirini sevmesi bi iliskiyi yurutmek icin karsilikli sevgi yetmiyomuş en onemlisi ben erkek cinsini hic tanimiyomuşum bi erkeğe nasil yaklasilir bilmiyomuşum. Hepsini bu 5 ayda farkettim. Benden önce zilyon kizla yattigini iddia eden adam bana saygisindan elimi bile tutamadan ayrildik. Hic tutmadigin bi eli biraktin mi hic? Hikayenin sonunda adamin hayati yalan çıktı bu arada. Bakirmiş bana uydurdugu psikolojik sorunlardan hicbiri yokmuş ve hepsini bana yaklasmak icin kullanmis. Acik acik 'senin gibi birini bana yardim etmeni istemekten başka bi yontemle tavlayamazdim ' falan dedi bide hee. Hikayenin sonunda adam dissosiyatif kimlik bozuklugu olan biri çıktı. İçinde 2 kişilik var yani. Biri hamit biri deniz. Deniz hamitin en yakin arkadasi ve ben hamite degil denize aşık olmusum. Kafan karismis olmali. Psikoloji okuyorum ama insanin başına boyle biseyler gelebiliyo. Deniz kişisi benle cikarken hamit kişisi bukete aşık oldu. Ve aldatilmis oldum. 5 aylik bi iliskide severek terketme, yalan , aldatilma ,intihar tehdidi vs bircok şeyi yasayarak tukendim ve sonrasinda erkeklerden tiksinmeye basladim. Bir yil icinde samimi erkek arkadaslarimla iliskimi kestim , hicbir sey yazamadim ki yazacak bi hikayem de olmadi. İşte bu kendimi tamamen kariyerime verip annemin 'senin kalbin yok sen insan sevmiyosun be' dedigi döneme girmisken ,babam bile evde kalacagimi kabullenmisken seni buldum. Blogunu okurken kalbim bana hâlâ orda oldugunu hatirlatti. Sevememek sevilmemekten daha zor petunya. Ve senin sayende yeniden sevebilecegimi gordum. İlk sevgilimle olan iliskimden çok pişmanim ama bir yandan da bana ne kadar cok şey ogrettiginin farkindayim. Bana uygun olmayan bi adam için cirpinmamam gerektigini de ondan öğrendim. Ve bana uygun olmadigini gördüğüm her an yikiliyorum. Dini kültürel siyasi her yonden farkliliklar beni üzüyo. Kimseyi degistirmek istemiyorum senin icin cirpinmak hayatini daha iyi hale getirip seni daha mutlu biri yapmak için fedakarlik yapmaya çalışmak istemiyorum. Ama bunu sonuna kadar hakediyosun. İste meselenin özü bu. Meselenin özüne indim burasi cok derin yo yo. Bir erkeğe başka erkegi anlatmak bi kadinin yapabilcegi en büyük hata aslinda. Ve ben bilincsizce boyle bi hata yapabilcek bi kadin degilim. Eğer bana karşı en ufak ilgin olsaydi yazmaydim, ama yok bu yüzden bunlar seni rahatsiz etmiyo olmali( keşke etse aq tek derdimiz benim bunlari anlatmam olsun yârim sjdhskjzo) ki ilgin olsaydi da hamit-deniz olayini ve senin sayende tekrar yazabilmemin benim icin ne kadar onemli oldugumu anlatabilmem icin bunlari anlatirdim. Ve akli olan erkek bi kadinin geçmiş yasantisindan o kadin hakkinda ipucu cikarir. Onu kaybetmek icin yapmasi gerekenleri ogrenir. Ornegin ben yalana  karşı cok hassasim ve sebebi yukarida gayet açık. Yalana tahammulum yok. Yalan demisken
Yalan degil
Yalan benim
Yalan benim hissettigim ya da degil😂😂
Günde 20 kere izliyorum videonu ezberledim artık . Çünkü sesini duyabilcegim baska biyer yok, çünkü niye izlemeyim ? Senden vazgecemedim petunya, ama umudu kestim sanirsam. Artik buraya yazarken bile cok rahatim. Senin asla okuyamicagini bilmemin verdigi rahatlik bu. Senin asla bana yazmayacagini bilmemin verdigi rahatlik. Sen de biliyorsun çünkü, kimse kimseyi sevmek zorunda değil ve belki sen de kalbinin oldugunu hissetmicek kadar uzun süredir sevemiyosun birini. Kalbin oldugunu benimle hisset isterdim.

29 Ağustos 2016 Pazartesi

İkna oldum. Pes ettim. Bunlar son çırpınışlarımdı petunya. Vazgeçiyorum senden. İkna olmam tam 15 günümü aldı. Senden vazgecmek için onlarca neden vardı aslında en başından beri. Aptal bir kız değilim. Hayatım boyunca en aşık olduğum zamanlarda bile mantığımı elden bırakmayacak kadar iradeliydim. Ve seni ilk tanıdığımda da vazgeçmem için onlarca sebep olduğunun farkındaydım. İçiyosun, hayatını düzene oturtamamışsın, yakın zamanda büyük bir değişim yaşamışsın ve bunun sonucunda egon fazla artmış  kafan karışık , varoluşsal sancılarını çözümleyememişsin sadece rafa kaldırmışsın. Kendini kandırıyorsun petunya. Buna çok üzülüyorum. Blogunu okudugum gün demistim ki bu potansiyale sahip biri hayatının kontrolünü ele alan hırs yapan biri olsa mükemmel bir adam olurdu. Bu benim zevklerimden ve sana olan sevgimden bagimsiz bir tespitti ve hâlâ doğru olduğunu düşünüyorum. Ben psikoloji okuyorum, hislerime izlenimlerime güvenirim. Senin hakkında düşündüğüm onlarca iyi ve onlarca kötü şey var. Yüzüne karşı her ikisini de söyleyemem. İyileri duyunca beni cepte ve basit görecek ayrıca egosu tavan yapacak bünyede birisin , kötüleri soyleyince anında hakaretle savunmaya geçip karşındakini küçümseyecek biri. Ayrıca kendisini eleştiren herkesin bunu kötü niyetle yaptığını sanıyor. oysa bazen eleştiri öneridir. Tıpkı şuanki gibi. Bu arada seninle ilgili yorumlarımı nerden mi çıkardım? Uzun zamandır sanaldaki her hareketini her saniye izliyorum. Ve insanlara bunu yapıyosun. Gerçek hayatta nasılsın bilmiyorum petunya, çoğu erkek icindeki derin özgüven kırılmasını bastırmak ve belli etmemek için böyle davranır. Ama sen olduğun gibi davran. Blogdaki adam böyle değildi çünkü. Şu an saat 00.38 ken, tanımadığım birinden vazgeçtiğim icin gözlerimin dolmasına neden olan adam bu değil, bu olmamalı. Merak ediyor olmalısın , olumsuz şeyleri görüyorsam niye senden hoşlandım? Çünkü bazı insanların kafasının karışık olduğu döneme denk geldiginde ' ne aptal herif ya' der güler geçersin , bazısının da cevabı bulup evrileceğine değişecegine inanırsın. Ben senin için ikinci şıkkı tahmin etmiştim. Yazını uzun uzun defalarca okudugumda sordugun soruların yaptigin tespitlerin günümüz insanindan ne kadar farkli olduğunu görmüstüm. Ayrica kafasi karistiktan sonra tanrı inancı oluşan insanların sorması gereken soruları da soruyordun kendine. En önemlisi cevap arıyordun. Ailenin muhafazakar oldugunu okudugumu hatirliyorum. Bunların sonucunda cevabi buldugunda benim gibi şevkle inanan ve görünmez kutsal bir varlığı sürekli yaninda hisseden biri olacaginı tahmin ettim. Şu anki inancını bilmiyorum,bunu sorgulamak bana düşmez istedigin şeye istedigin gibi inanabilirsin. Ama ilk ilişkisinde deist biriyle beraber olmuş ve bu kişinin yaşam tarzının getirdigi farklılıklar yüzünden beraberliğinin bedelini hırpalanarak ödemiş biri olarak ben bunu tekrar yapamam. Kapalı kızlarla dalga geçen twitler atıp apolitik olduğunu iddia ettiği halde sürekli sol yanlısı yazılar paylaşan en kötüsü kız arkadaşlarıyla seviyesiz bi muhabbeti olan biriyle o kişi bana aşık olsa dahi bir iliskiye başlamak istemezdim. Eğer siyasi görüşün benimki gibi orta halli olsaydı ( apolitigim ve hicbir tarafa yakınlık duymam) ve arkadasliklarin seviyeli olsaydi ve inanmiyor olsan bile bunu inanan insanlarla alay eden twitleri rtleyerek insanlara duyurmaya çalısıyor olmasaydin yemin ederim senden vazgecmeyi bir saniye olsun düşünmezdim. Evet , beni sevmesen bile seni bırakmazdım. Senden vazgecmemem için de yüzlerce sebep var ve sen bunların farkinda değilsin. Müzik ve  film zevklerimiz benzer , farklı insanlarla kaynaşmayı ikimiz de seviyoruz, siyaset üzerine yapilan esprilerden zevk aliyoruz, ayni okulda ayni fakultede okuyoruz, psikoloji ve felsefe uzerine saatlerce konusabiliriz , ikimizin de rap geçmişi var, calisma hayatini yaşamış insanlarız , kilo problemimiz var ama sporla ilgileniyoruz ve degismeye calisiyoruz, ikimiz de arayıstayız bize sunulanı oldugu gibi kabul etmiyoruz ikimiz de farklıyız, tumblr girl ve boy değiliz, espriliyiz arkadas canlısıyız hem sen terazisin oğlum. İkizler burcunun en iyi anlastigi partner burcu terazi. Gervi terazininki de kovaymış ve burdan bile mutsuz olmak icin bir sebep buluyorum ama olsun. Benziyoruz. hic degilse blogdaki adamla. Surekli devrik cümle kurman ,uzun uzun yazman yazmaya baslayinca duramaman ve sürekli metafor kullanman bile buna kanıt petunya. Kör müsün. Çok benziyoruz. Ot dergi okuyoruz, kuan dinliyoruz. Turkiyede kaç kişi kuanı biliyor ki? Peki günlük tutuyor olman? Yıl 2016 ve Turkiyede benden başka günlük tutan biri var ve bu kisi erkek! Sana aşık olmam için benim acimdan onlarca neden var gordugun gibi. ama sen beni göremiyosun. Defalarca matris yaptım. Matris karar veremedigimde başvurdugum psikolojik bi yöntem. Kagidi ikiye bolerim ve her iki secenek icin argumanları yazarim. Senden vazgecmem icin ve vazgecmemem için sebepleri yazdim uzun uzun. Yukarida anlattigim gibi anlattim kagida. Dinsel ve siyasal farklilikların cok uç gorundugu için vazgecmem gerektigini ama kişiliksel benzerliklerin beni sana çektigini, adeta bir mıknatıs gibi. Uzun zamandır farkındaydım ama karar veremiyordum. Ne zaman dank etti biliyor musun? Beni hiçbir zaman sevemeyecegini farkettigimde. Ben hep yanlış duraklarda bekledim petunya. Yaşım 20. Arkadaslarim evleniyo, bazisinin bebesi var. Derdim evlilik değil. Derdim artik inanmak. Yeryuzunde benim sevgime ve güvenime layık sadece bir erkek olduğuna inanmak. Çünkü babamla olanları bilmiyorsun. İcimdeki kocaman bosluktan beni tanidigini  zanneden onlarca arkadasim ve okulda selamlaştigim belki 500 kişiden hicbirinin haberi yok. Yaşım 20. İnsanlar hayat arkadasini bulurken ben daha sevgime layik olacak birini bile taniyamadim. Eskiden mesele sevilmedigimi sanmamdi. Simdiyse sevememem. Erkek ırkına baktiginda hemcinslerimin gözünde şehvet goruyorum. Benimkindeyse koca bir korku ve boşluk. Ben uzun zamandir kimseyi sevmemistim petunya. Sana karşı boyle hissederek kendime tekrar sevebilcegimi kanitlamis oldugum icim mutluyum. Ama bir kez daha yanlış durakta bekledigimi farkedip vazgecmek zorunda kaldigim icin çok üzgünüm. Çünkü bekledigimin bekledigi var. Sana soylemistim, psikolojiyle ugrasmak insana değişik bir içgörü kazandiriyo. Su an kalbinde biri var ya birini unutamamissin ya da birini elde etmeye calisiyosun baglaniyosun. Benim seni düsünmekten uyuyamadigim ders calisamadim saatlerde belki sen de baskasini düsünüyorsun. Olaganustu kirkanc biriyimdir ve bu ihtimal beni çıldırtmaya yetiyor inan. Oylesine kiskaniyorum ki seni bir aydir tuttugum blogda adın bile geçmedi. olur ya biri bulur seni. birinin benim sevgimden sana ulaşmasını kaldiramam . Bagimsiz olmayan baglanamaz petunya. Başkasına baglisin ve bana baglanma ihtimalin 0. Elde sifirla beklemenin ve vazgecmelerin aminakoyim. Vazgecmek göbek adım oldu. Bunca zamandır beklememin sebebi beni sevme ihtimalindi. Velhasılı beni sevmeyen ve gelecekte sevme ihtimali olsa bile uygun olmadigimiz icin beni mutsuz edecek birine her gecen gün baglanmak istemiyorum. Ben sana bu blogun linkini attigimda belki dikkate alip buraları bile okumicaksin. Ben degerli biriyim, kendime deger veriyorum. İmkansizliklardan mucizeler yarattigim icin kendimle gurur duyuyorum. Cevremdeki insanlarin çoğu da en az 5 dk konusunca zeki ve mantikli biri oldugumu anliyo ve bana değer veriyor. Senin de bana insani açıdan deger verdigini dusunuyorum bu yüzden. Ama olur ya belki bana gıcık olmuşsundur belki nefret etmişsindir ve belki bu yazıdan sonra arkadas ortaminda 'yeeaa bu kiz da bana yürüyomuş' diye muhabbet cevirecegin kadar degersizleştirmişsindir beni. Ama umrumda değil. Eğer hala okuyorsan sana bu linki atacak cesareti toplamışım demektir. Artık senden hiçbir şey beklemiyorum petunya. Seni kafamda herhangi biri yapmaya çalısıp normal yoğun ve aşırı sorumluluk yuklendigim hayatima geri donmeliyim. Seni daha yakindan tanimak isterdim. Bu ihtimali kaybettigim icin üzgünüm. Ama senin de beni tanimani isterdim. Ufacik şeylere mutlu olan, yataktan yataga atlayarak sinek öldürerek eğlenen 200 desibel kahkaha atan, yemekte karşısındakine ağzını gosterip mutlu olan , bir filme müziğe aglaması 3 sn süren ama kötü olaylara karsı belki bir erkekten bile daha sağlam durabilen sürekli 'güçlüyüm' diyen ama her zaman kendisinden daha güçlü biri bulup kollarinda guclu olmak zorunda kalmayatak bundan utanmadan mutlu bir an gecirebilecegi birini hayal etmis,  boyu1.62 hayalleri 50 metre olan bir kızla tanıştın. Cildi çok hassas , her mevsim alerji çıkarır, sesi cok güzel surekli şarkı mırıldanır , ikili iliskilerde cok iyidir ama topluluk önünde konusmayi sevmez, kasılır, dügün kına gibi tüm tanidiklarin ayni yerde oldugu organizasyonlardan nefret eder ama yoldan geçerken tanimadigi birinin düğününe katilip göbek atar, kendisine yürüyen erkeklere hoşt sen bana mı yürüyon yazar , kariyeri , dini ve sevdikleri hariç hiçbir şeyi ciddiye almaz ,kedi gibidir ama sevdiklerine zarar gelince aslan kesilir ,konuşmaya dinlemeye bayılır , en sevdigi renk beyaz, sekiz cizmeye yukardan başlar, işaret parmaginda hic cikarmadigi annesinin hediyesi olan sonsuzluklu bir yüzüğü var ve küçükken teletabilerden lala'ydı. Ama senin bunlardan haberin yok. Ben senin fotoğraflarındaki her ayrıntıyı ezberledim, blogundaki her cümleyi. Ama senin benim sol yanağımdaki cocukluktan kalma yara izinden ve babamin bunu geçen yıl yemek yerken 'yanağına ketçap bulaşmış' diyerek farketmesinden haberin yok. Beni tanımış olmanı cok isterdim petunya. Seni tanımış olmayi da cok isterdim. Seni gorunusun icin değil cümlelerin icin sevdim. Twitterdaki adamı değil blogdaki adamı sevdim.  Eğer gorunusun için sevmiş olsaydım şu an zaten bunlari yaziyor olmazdim. Şimdi senden vazgevmeliyim.sevgimden bile haberi olmayan birine vazgecerken haber vermek ne garip. neyseki alışığım tutamadığım elleri bırakmaya. Şimdi seninle hiçbir zaman merkez kütüphanede bütlere çalışamicağımı, okulun bir liralık tadı bok gibi olan ama yine de kışın hipotermi geçirmemi engelleyen kahvesinden içerken varoluşsal sancılarımızı paylaşamicağımızı, asansör tuşlarına sakız yapıştırıp kaçamicağımızı, okulun duvarına resim çizip 'petunya' yazamayacağımızı, ana kampüste çimenlerde dinlenemiceğimizi , uçurtma uçuramicagimizi , balık tutamicağımızı ve köşebaşı pilavcılarda ya da kokoreçcilerde yemek yiyemicegimizi kabulenme vakti. Kafamda sen varken hiçbir şey yapamıyorum. Günlerim tüm gün seni stalklamakla geçiyo. Buna bi son vermeliyim. Kolay bi hayat yaşamıyorum ve tüm gücümle çalışmazsam kolaylaşacak bir hayatım da yok. Kafamdan seni atarak girmeliyim eylüle. Babalık yapmam gereken bir ailem , geçmem gereken 2 sınavım büyütmem gereken bir kardeşim ,okumam gereken zilyon kitabım var. Bu kadar yoğun bi hayatı 20 yıldır gayet güzel idare edebiliyoken henüz hiç gormedigim bi adam gelip böyle felç edebiliyo beni. Çok mu zayıfım , çok mu aşık? Hani sana keşke daha önce tanismis olsaydık demistim ya , seninle ilgili binlerce keşkem var artık.  Keşkelerle zaman geçer de keşke geçmese...

26 Ağustos 2016 Cuma

27 agustostayiz. 11 gün oldu. Son konusmamizin üzerinden dolu dolu 11 gece geçmiş. Kafami sandigimdan daha fazla meşgul ediyosun. Sandigimdan daha zor senden vazgecmek umudu kesmek. Eskisi kadar bakmiyorum profiline eskisi kadar stalklamiyorum ama nedense eskisinden daha cok üzülüyorum. Eskisi dedigim bir hafta öncesi ya da seni tanidigim ilk zamanlar. Sanirim beni sevmeme ihtimalimi kabullenme surecindeyim. Hani suya düşersin de debelendikce daha dibe batarsin ya, son debelenmelerimi yaşıyorum bugünlerde. Whatsappda son görülmeni izleyerek biyere varamicagima karar verdim. Sana yazip yazmama konusunda kararsizdim ve elimden sadece bu geliyodu. İzlemek. Son gorulmeni , profilini blogunu instagramini hatta arkadaslarinin instagramlarini izlemek. Eğer yüzyüze gorusuyo olsaydik gozlerini izlerdim hic degilse daha dolu gecerdi zaman. Saatlerce telefon ekranina bakmak sıkıyor insani. Sahi, katran karasi gozlerinle hic göz göze gelemicek miyiz petunya? Bu kadar mi uzaksin anlamiyorum. İtiraf etmeliyim ki ben şu nesli tukenmek üzere olan kizlardanim. Akli basinda sorumluluk sahibi ama eglenceli ama dersleri iyi ama ev hanimligini bilen ama kariyer sahibi ama sapık ama dindar. Her renkten biraz var bende. Bu yüzden adım beyazın beyzası. Beyaz dünyada varolmuş tüm renklerin karışımıdır. Benim gibi. En sevdigim renk bu yüzden beyazdir. Beyaz benim. Ve bunu gorup de benden etkilenmeyen erkek olmadi simdiye kadar. Genelde adım atıldı bana. En son 4 yıl once platonik oldum onlar da konusmaya değmez basit sevgilerdi. Genelde ilgim karsilik buldu. Yada ilgilenmedigim insanlar bana koştu diyelim. Blogunu ilk okudugumda bu cocukla konusmaliyim demistim. Eninde sonunda utana sıkıla yazdim sana. İlk konusmamizda da sonrasinda da oldukca yakın davrandin. Yine de kendime dedim ki ' belki herkese karsi böyle yakin davraniyodur bana özel degildir kaptirmayayim kendimi' .  Hala cok kaptirmis sayilmam bu yüzden gurur duyuyorum kendimle. Yani eğer sen de benden etkilenseydin ve yazsaydin simdiye çoktan yelkenleri suya indirmistim ve kontrol cogunlukla sendeydi. Aramizdaki yolda mesafeleri aşmaya calisan tek kisi benim. Bu da sana karşı ne hissedersem hissedeyim cok kaptirmami sagliyo. Evet bu cok kaptirmamis halim. Cok kaptirmis olsaydim eger 10 gün beklemezdim yazardim. Aslinda benim icin yazmak mesele değil. Birini gercekten isteyip o kisiden emin oldugumda o kisiye yakin olmak icin gururumu hice sayip yazarim. Ama senden emin değilim ve senin gözünde sana yuruyen basit bi kız olmak istemiyorum. Ben sana yürümüyorum çünkü , ben sende yüzüyorum. Sanki sen koca bi okyanussun ve ben küçük bir balığım. Neden bu kadar uzaksin petunya ? Arkadaşça dahi olsa yazacagini dusunmustum. Yazmadin. Yazsaydin seni daha iyi tanirdim ve belki kafamdaki sorular biraz da olsun azalirdi. İstanbula geleli 4 gün oluyor ve hala ders calismaya baslayamadim. Bugun kendimi dogum gününde sana ne yapsam derken buldum. Bildigin bunu dusundum. Oysa belki bidaha hicbir zaman konusamicaz ve dogum gününü kutlicak yakinliga bile erişmicez. Sana bu kadar yabanci olmak planlarimda yoktu. Yine de minnettarim sana. Bir yildan fazladir defterlere küsmüş bir kiz senin sayende tekrar yazmaya başladı. Bundan haberin yok tabi henüz. İlk sevgilimden sonra yazamaz oldum. İçime atmaya basladim. Ki cocuklugundan beri defterleri insanlara tercih ederdim. Saatlerce yazardim guvenmedigim insanlara anlatamadigim şeyleri. Meğer yazmak icin birini tekrar sevmem gerekiyomuş. Eğer hayatimda sen olsaydin yazmazdim. Defter gibi adamsin , beni anlayabilecegini dusunuyorum. Boş sayfan var mi petunya? En çok bunu merak ediyorum. Tanistigim günden beri sarilmayi hayal ettigim adam bugune kadar kac kisiye sarildi? Kac kisiyi hissetti içinde? Kac kisiyi sevdi gercekten ve kac kisiye dokundu basit biseymis gibi ? ben senin defterine iz birakmayi hayal ederken kac kiz kendi hikayesiyle doldurdu sayfalarini ? Bana yer kaldi mi petunya ? Bilmek isterdim. kalmadiysa bosuna cirpinmazdim belki ikna olurdum senden vazgecmeye.
Ben de kitap gibi kizimdir. Kimse açıp okumadi simdiye kadar. Masalıma dokunmak isteyen kim varsa zarar veriyor bu yüzden okunmaktan hoşlanmiyorum. Ama belki senin için bi istisna yapabilirim . Çünkü sen ders çalışmak için oturdugum masadan yüzünü çizmeye calisarak kalktigim kişisin. Bunu fark ettigimde resmin diger yarisini icimdeki boşlukla doldurdum. Bikac gün evde durdu bu resim. Sonra dedim ki bunu twittera aticam. Gorecek kendine benzetecek ve yazacak. 'Bu ben miyim?' son gorulmene baktim once  00.34 . Saat ise 00.36. aha dedim tam zamani ve attim gitti. İlk 10 dakika resmi görmen icin beklerken elimle kalbimi bastirdim. Bastirdigin tek şey kalp atislarim olmuyor son zamanlarda. Sana duydugum hislerim ve icinde umarsizca sana koşan çığlıklarin kanitiydi bu resim aslında. Günlük hayatta seni o kadar baskiliyodum ki moduler aritmetik cozmeye calistigim anda kalemimden dökülüyordu yüzün. 10 dakika sonunda mesaj gelmedi. Son gorulmen hala 00.34 . O kadar şanssızım ki bugun erken uyumuş olmalisin. Ve ben senin yaninda biriyle uyuyup uyumadigini bile bilmiyorum. Bu beni üzdü. Vazgecmek sandigim kadar kolay degilmis. insan sebep ariyor büyük bir sebep. Gerci su an senin kafanda benim bir 'hiç' olmamdan daha büyük sebep mi var? Ama insan umut ediyor. Belki hiç'ten daha fazlasiyimdir diyor. Belki de içten içe ben vazgecmemek için uyduruyorum kendime bunu. Bilmiyorum. Uzun zamandir kimse beni böyle yormamisti petunya.Aslinda ben seninle hic olmayacagini biliyorum da vazgeçmek senin güzel yüzüne ihanet 🌼

21 Ağustos 2016 Pazar

1 hafta doldu. Seninle konusmayali tam 7 gün oluyor. Yazmadın ve sen yazmadıkca soru isaretlerim beni 'hiç' e sürükledi. Blogda hissettigim adamla konustugum adam ayni kişi. Ama baskalarina davranislarina baktigimda bambaska birisi. Evet seni sadece sanaldan gozlemleyebiliyorum ve tahminlerim dogru olmayabilir. Ama kafanin karisik oldugunu hissediyorum. Sanki ayrildigin birini unutamamissin ya da birine aşıksın da o sana bakmadigi icin dikkatini cekmeye calisiyosun vs. Bircok ihtimal olabilir ama bu ihtimallerin hicbiri hoşuma gitmiyo. Eger hayatinda yer edinebilmis biri olsaydim boyle davranmana izin vermezdim. İnsanların güzel yüzünü kalın dudaklarını kirli sakallarını kabarık saçlarını köprücük kemiklerini ve hatta sag burnunda kalmış sümüğü( evet cidden sümük ya) görmelerine ve seni izleyip 'petunya da erik gibi kütür kütürmüş ' demelerine izin vermezdim. ( Hayir ben boyle demedim çünkü hissettigim şey ofkeydi. Boyle basit aptalca seyler yapinca kıl oluyorum sana) lakin hayatinda yer edinebilen biri değilim bu yüzden sadece izlemekle yetiniyorum. Acaba kimi tavlamak için boyle davraniyosun yada kimden intikam almak için? Benim hassas noktam bu. Paylasamiyorum. Hele senin gibi kendime bu kadar yakin hissettigim birini bulmusum. Hayatta paylasmam diyorum ve ardindan gelen 'o sandigim gibi bi adam değil, o sana Gore değil , o cikmaz sokak' fisiltilariyla basbasa kaliyorum. Eger bana adin atsaydin ve seni daha iyi tanisaydim ya senden emin olur ve hangi sifatla olursa olsun hayatinda yer alirdim yada seninle tamamen iliskimi keserdim. Ama adim atmiyosun. Ne bu blogdan ne kafamdaki hislerden düşüncelerden haberin var. Bilmiyorsun. Blogunu okudugun ilk gün sana duydugum derin sarilma isteginden koşup gelme isteginden ve saatlerce konusma isteginden haberin yok. Su an o anki gibi hissetseydim eğer yazardim. Çünkü o an emindim. Sen sevgiyi hakeden bi adamdin benim gözümde. Ama şimdi oyle degilsin ve yazmiyorum. Yazmicam. Sen bana gelene kadar gelmicem sana ve eger sen gelmezsen kafamda hep 'acaba' olarak kalacaksin. Seni sevgimi hakeden bi adam olarak hatirlamayi cok isterdim lakin mümkün olmicak gibi gorunuyo. Ümitlerim hergun azalmakta ve ben artik bi karar vermek zorunda hissetmiyorum. Ben senin hayatinda neysem sen de benin icin oyle olacaksin. Ya hep ya hic diye bi karar vermeme gerek yok. Kendimi neden yipratayim ki boyle şeylerle? Sana kafamda ' benim sevgime degmeyecek ve elde etmek için ederinden cok fazla enerji harcayip kendimi yipratacagim kişi' gozuyle bakarsam seni herhangi biyerden silmek yada engellemek yoluyla vazgecmek zorunda kalmam . E umudu kestigim için yürüyüp takip de etmem. Simdilik çözümüm bu. Sen adim atarsan planlar elbet degisir. Çünkü sen su an hayatinda cogu seyi degistirebilcek yegane kisisin. Neyseki ben aptal aşık degilim ve kusurlarini görebiliyorum. Artik senin icin savasmicam petunya. Cicegine su olmaya gelmis birini farketmek artik senin elinde 🌸

18 Ağustos 2016 Perşembe

'Son yazdigim 2 gündür konusuyoruz ve cok heyecanliyim' li yazinin uzerinden 3 gün geçti. Yazmadin. Tatilde olup tüm gün boş olmana rağmen , telefon numaram sende olmasina ragmen , dikkatini cekebilmek icin bir gecede zilyon twit atmama ragmen yazmadın. Bu benim umudumu zaten azaltiyor.  Yazmamanla baş edebiliyorum açıkçası bana aşık olmadigini ve sadece konusmak istedigin bi arkadaş aradiginda gelecegini biliyorum. Ama canımı sıkan daha büyük bi mesele var. Senden emin olamamak. Sanki sen blogdaki 'sanaldan kendini pazarlama meraklisi insanlardan tiksinen, ilgiye aç insanlardan olmadigi icin dikkatimi çeken' adam degilsin de o ilgiye aç erkeklerden birisin. Twitlerinde surekli dikkat cekme çabasında oldugunu seziyorum. Hep bir lof sokma özgüven tatmin etme. Gercek hayatta da böyle ozguvenli davranmaya calisirken aptal düşen biri misin yoksa sadece goygoy için mi boyle yapiyorsun? Lütfen sadece goygoy icin olsun. Çünkü bir ruh hastasina daha aşık olmayi bu küçük omuzlar kaldiramaz artik. Bugün yatakta üstü çıplak fotograf atmissin ki bu benim en guldugum erkek tipidir. 'bakın ben bir erkegin ve köprücük kemiklerim çıkana kadar spor yapmaya basladim' demenin bir başka yolu sanirim. Oysa ben senin gorunusunu degil yazdiklarini sevdigim icin sana geldim ve senin gorunusun icin sana gelecek kizlarin dikkatini çekmek amacli yaptigin şeyler benim gözümde seni basit biri yapiyor. Basit misin ? Basit bi adam gibi yazmamistin ama. Ben basit birinden mi onu ilk okuyuşta bu kadar etkikenip gözümde büyüttüm? Bunları yüzüne söylemek isterdim ama seni azıcık taniyosam ya bana icten içe nefret beslemene ragmen siklemiyomus gibi yapip gülerdin ya da çoğu erkegin savunma mekanizmasi olan 'sen de karsi tarafi ez' i kullanirdin. Oysa seni ezmek degil tanimak istiyorum. Ve bu iki tarafli hareketlerin beni sogutuyor kafami karistiriyor hatta ya hep ya hiç e sürüklüyor. Ya surekli yazarim hakkimda ne dusundugunu umursamam ve senin nasil biri oldugunu kisa zamanda ogrenirim. Ya da senden tamamen vazgecerim ve asla yazmam. Ve ben ilk iliskimden sonra hic 'hep' i secmedim. Herkesten gitmek için bu kadar çaba harcarken sende kalmak icin yaptiklarim akıl kârı değil. Yüzünü dön petunya, yoksa sen sandığım kişi değil misin?

17 Ağustos 2016 Çarşamba

Bugun 17 agustos. Saat 22.39. sadece 21 dk sonra seninle tanisali tam 19 gun olmus olcak. Sen hayatima goreli 18 gun 23 saat 21 dk olmus demek. Bu sürede aramizda hicbi sey olmamis saniyosun yüksek ihtimal. tanistik ve daha düne kadar birdaha konusmadik. Ama benim acimdan cok sey oldu. Uzulecegim ya da sevinecegim şaşıracağım anlam veremeyecegim cok şey oldu petunya. blogunu ilk okudugumda seninle tanismak istemistim. Kalbine dokunmak en derinlerine inmek. Bunun icin ne kadar büyük bi arzu ve merak hissettigimi anlatamam. Seninle o gün sadece bir kez konustuk. Yaklasik 4 saat . Benim acimdan her sey yolundaydi. Seninle tanismis olmanin verdigi heyecan yetiyordu. Önceki iliskimden aldigim dersle seni herkese anlatmama karari aldim. Ve unideki yüksek ihtimal 2 yil sonra kopup gorusmeyecegim 3 kisilik arkadas grubuma anlattim
Ve seninle aramizda olan şey ciddileşene kadar daha fazla onsan bilmesin istiyorum seni. Zaten olağanüstü kiskanc biriyim. Heyecanimi paylasmak istiyorum evet ama seni kimse bilmesin istiyorum. Sadece bende gizli kal. İlk konusmamizdan sonra bu 3 arkadasim bana israrla senin benden cok etkilendigini ve mutlaka yazacagini soylediler. Kesin gözüyle bakmasam ve senden onlarin umduğu kadar cok sey beklemesem de ben de yazacagini düşündüm. Ama yazmadin. Bu bana surekli eski sevgilimle aramizda geçen bir diyalogu hatirlatti.

"
+ İliskimizi ben kurdum Beyza.Hep ben sana adım attim.
-evet öyle oldu. Çekindigim icin gelemedim sana
+ Ben geldim. Çünkü senin beni istediginden daha çok istiyodum seni."


Beni isteseydin yazardin. İstemiyosun demekki dedim. Bunu kabullenmem uzun surecekti biliyordum. Sadece bir konusmada ne kadar taniyabilirdim ki seni? Daha fazla konusmak daha fazla beraber olmak istiyodum. Hergün yüzlerce kez twitter sayfayi yenileyip onlarca kez instagramda begendiklerini stalklamak beni yoruyordu. Hele bir de merve mevzusu var. O güne dek sana karsi sadece merak hissettigimi saniyodum. 3 gün arayla ayni kizla mentionlaşmani gordum twitterda. Adi merve. Takiplesmiyosunuz ama kiza "öperim😎" yazacak kadar yakınsın. Anlam veremedim. Önce sevgilin sandim ve üzüldüm. Cok uzulmedim tabi Allah var. Zaten umutlarim son bulmak üzereydi. Bu bana çok koymadı. Aradan biraz zaman geçti. Belki bi hafta. Senden vazgectigimi söylüyordum ama seni sabah aksam stalklamaktan vazgecememistim. O gün elife mesaj attım. Sadece sanaldan tanidigin bi erkegin dikkatini nasil cekebilirsin? Direkt yazmami söyledi. Oysa ben senin kafanda 'benden hoslanan tanimadigim kizlardan biri' olmak istemiyordum. Senin hayatinda onlarca insandan biri olmayi kaldiramazdim. Farkli olmak istiyordum en azindan farkli bir arkadas. Bunu elife soyledim. Seni bilmiyodu hicbisey bilmiyodu ama yine de sormak istedim. Çünkü kendi kendime bu belirsizlikle savaşamiyordum. Yoruma acik twitlerinden birine yorum yapmami söyledi. Yaptim. O gece yoldaydin ve canakkaleye gidiyordun. 20 dk cevap vermemenden sonra tam umudu kesip ' abi cocuk beni siklemiyo aq neyin kafasindayim?' dedigim anda once yorum bildirimi ardindan mesajdan attigin telefon numaran geldi. Ellerim terledi kalp atisimi agzimda hissediyodum. bu his tanidikti. ve bi adam için heyecandan bu hale gelmeyeli uzun zaman olmuştu.
 2 gündür konusuyoruz. Kendimi tuhaf hissediyorum. Bir yandan heyecan bir yandan bağlanma korkusu. Bir yandan da bana bir kalbim oldugunu hatirlatmanin verdigi mutluluk.  Ama korku daha ağır basıyor tabi. Oyle olmasaydi sana bu fotografi atmaya cesaretim olurdu çünkü >>

http://hizliresim.com/3ANYQr


birgün aticam lakin bugun degil. Ve sana bu fotografi atacak kadar sana olan sevgimi belli edebilecek kadar sana guvendigimde her sey farkli olacak. Ne dersin belki seninle birlikte karşılıklı kahve icecek kadar samimi oluruz birgün. Hatta belki birgün birlikte uçurtma bile uçururuz. Olamaz mı?  olabilir 🎶

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Sen bunları okuduğunda petunya , ikimiz arasında birçok şey yaşanmış ve bitmiş belki de hiçbir zaman başlamamış olcak. Çünkü varlığından bile haberdar olmadığın bu blogu keşfetmen yıllarını alacak. Belki de hiçbir zaman bulmayacaksın . Kendi yazdığı bloga bile bir yıldan uzunca süre hic ugramayan hatta yazdiklarini unutan bi adamdan ne beklenir ki? Belki başka bir adam bulacak ve böyle sevilmek isteyecek. Ve senden başka hiçkimse buranın senin için oluşturuldugunu , petunyanın sen olduğunu bilmeyecek. Çünkü yazacaklarımı yüzüne söyleyecek kadar cesaretli değilim. Hayattaki tek başarısızlığı erkekler olmuş bir kadinin sana tanisma mesaji atmasi bile aşırı bi hareketti zaten. O an anlamaliydim sana ulaşmak için sınırları aşacağımı. Seninle tanisali sadece 5 gün oldu. 30 temmuz gecesi karar verdim tanışmaya ve hayatimda ilk kez bi adama ben adim attim. Senin instagramdan ekledim. Aninda geri takip yapmana sevinirken kendime 'bu kadar basit misin sen?' diye fisildayan iç sesimin varligindan haberin yoktu. Çünkü hiçbir zaman ulaşmaya calismamis herzaman ulasilmak istenen olmuş bi kadin ilk kez birine ulaşmak için alternatif yollari degerlendiriyordu. Ve seni tanimadigi icin umudu azdı. Hala az. Öyle olmasa zaten sana yaziyor olurdum. Bloga değil. Bu kadar az tanidigin bi adama aşık olamazsin diyeceksin şimdi . Beni sadece yazdigim 3-5 yazı kadar taniyorsun diceksin. Evet öyle. Seni cok az taniyorum ve aşık olmus da sayilmam. Ama daha önce kimseye bu kadar kısa sürede cekildigimi hissetmemistim ve tanismak icin böyle cabalamamistim. O yazida bir psikolog adayinin cikarabilecegi cok fazla anlam vardi. İçinde yasadigin calkantili durumlar babana duydugun öfke calisma hayatina atilmis olgun biri olman hele de günlük tutman. Yıl 2016. Kac kisi hâlâ günlük tutuyor ki? Bu adam benim olmali dedim. Oysa bi insan nasil sahiplenilir en ufak fikrim yok. Ve sana teslim olmayan bi adami nasik sahipleneceksin ki. Seni tanimayan bi adami nasil sahipleneceksin. Senden arkadaslarima bahsettigimde beni nasik cesaretlendirdiklerini unutamiyorum. Ve ilk mesajimi.
''Cevabi buldun mu petunya?''
Senin icin siradan bi cümle olan bu mesaji ayni anda kac his birden hissederek atmistim haberin yoktu. Heyecan ama ayni zamansa derin bi korku. Blogunu okudugumda da boyle hissetmistim. Daha önce berbat bi iliski atlattim. Tesettürlü biri olmama rağmen bana aşık oldugunu iddia eden ateist birine aşık oldum. Totalde 5 kere bulusulmus ve tanismasi konusmasi ayrilmasi toplamda 6 ay surmus (ki bu sürede elele bile tutusulmamis) bi iliskinin yaralarini tam 1 buçuk yil sardim. Cocuklugumdan beri babama bike guvenemedigim yetmezmis gibi ilk sevgilimi deli gibi severken bana yalan soyledigini öğrenmemle aglaya zirlaya terkederek içimde erkeklere karşı duydugum güvenin son demlerini de harcamis oldum. Ayrildiktan aylar sonra aldatildigimi ogrendim. Oysa gözleri aşkla bakardi emindim. Ama sevgi yetmiyormuş bunu ve daha birçok şeyi bu ilişkiyle öğrendim. Sonraki bir buçuk yilda bir erkege bile erkek gozuyle bakamadim. Bak birak ilgi duymayi hoslanmayi erkek yerine koyamadim diyorum. Ta ki sana kadar. Ne oldu nasil oldu bilmiyorum. 5 gün önce tanistigim adama nasil bu kadar baglanabildim bilmiyorum. Ama bu beni cok korkuttu. Ozellikle blogunda içki içmek kokoya merak sarmak ve intihar senaryolari tasarlamak gibi şeyleri görünce. Aynilarini ikk sevgilim de yapiyordu ve bana gelip değişmek istiyorum demişti. Bu dinsel bi değişim değildi. Gergin ruh hali ve sahte kimlikler üzerine kurulu hayatina daha ahlaki mutlu ve sakin bi tarz getirmek istemişti. Onun deyimiyle 'masumiyetimi ona bulastirmami' istemisti. Tabi herkese sergiledigini söylediği sahte kimliklerden birini de bana karşı taktigini nerden bilebilirdim ki? Aradan bunca zaman geçmişken ve 'asla tekrar sevemicem' diyip tek başıma yaşama fikrini benimsemiśken hatta kalbimin yerini unutmuşken bana hâlâ sevebildigimi animsatan ilk adamin sen olması ve bu adamin bana benzediği kadar eski sevgilime de benzemesi beni delicesine korkuttu. Sana yazarken kendime sadece şunu soyledim. Sen sadece varligini belli edeceksin ve eger seni gorebilirse sana gelmek isterse o gelecek. Bir adim daha atmayacaksin. Planim sadece ilk mesaji atip tüm ilgimi kesmekti. Vazgecmekti. Merak ediyordum varoluşsal sancilarini sonlandirip malûm soruna cevap bulup bulmadigini. Yazdim. Sen de yazdin. Bana attigin ilk mesaj eski sevgiline attigin mesajdi ( belki hâlâ varolan sevgilin bilmiyorum) hani şu sonu günaydın varoluşumun grameri diye biten mesaj. O an dedim ki bu adam beni sevmez. Siradan guzellige sahip basit bi kiz olmanin en güzel yanı bu. Birinin seni sevmeyisini kolayca kabullenebiliyosun. Çünkü dış gorunusunden etkilenmeyen bi erkegin senin icini merak etmeyecegini biliyorsun. Kendimi hep farkli gördüm. Cevremde ilgiye aç bir parca sevgi kirintisi icin dunyalari yakacak kizlardan değildim. Zaaflarimi icimde yasarim. Egom aşırı yüksek degildir. Düşük seviyede olmamasi icin ugrasirim. Bi insana dokunmak benim icin digerleri kadar siradan bisey degildir. Elini birakacagimi bildigim adamin elini tutmam. Şıpsevdi degilim. Az severim öz severim. Öylesine öz severim ki gozlerine bakmaya utanir sesini pamuk mendillere sarar saklarim. Sevgimi kolay kolay dile getirmem. Ama zeka seviyesi normalin ustunde olan biri davranislarima bakarak kolaylikla ne kadar sevdigimi anlayabilir. Günümüz kizlarinin çoğu koluna canta gibi takip gezdirecegi instagrama fotograf atip elalemi kiskandiracagi bi erkek ararlar. Ben kirpigini sakinirim herkesten. İliskimi milletin agzina sakiz, altin günlerin dedikodu gündemi yapmam. he birde herkes iliskide baskın olmak ister. Hatta erkegi parmaginda oynatmak. Bense pasif taraf olmak. Bunu soyleyince cogu kişi tepki gosteriyo geri kafali vs diye. Oysa 20 yillik ömründe kendi kendine babalik yapmis ve eve gece 3 te bile gelse 'nerdeydin' sorusunu duymayacak kadar önemsenmemiş biri icin bunu istemek gayet doğal. Babam bi cocugu oldugunun farkinda değil. Daha kötüsü son 12 yildir 2 cocugu var. Neyseki parami kazanabilen kardesimi kimsesiz birakmayan olgunlukta biriyim. Benim yasadiklarimi o yasamayacak. Çünkü ben ona baba oldum ve sonsuza kadar da olcam. Ama bana kim baba olacak ? Ömrüm boyunca bunu hayal ettim. Benden bikac yaş büyük ve benden daha olgun benden daha basarili benden daha otoriter benden daha mantikli bi adam. Ve hayatinin 20 yilinda sirtina cok ağır yükler yuklendigi icin iki büklüm olan ve güçlü kiz numarasi yapmaktan cigeri paramparca olmuş bi kadinin gölgesinde soluklanabilcegi bi adam. Bu gölge senin olsun istedim. Böyle hayal ettim. O gün korkularimi kenara birakip heyecanli heyecanli gecenin 3 üne kadar yazdim sana. Sonra dönüp okudugumda seni hic konusturmayip hep birşeyler anlattigimi farkettigimde kendime sevdirme cabama cok üzüldüm. Uzun zamandir ben bi erkegi isteyip onun icin cirpinmiyorum. Genelde cevremde kendini sevdirmeye çalışan üç beş herif oluyo ve benden ümidi kesene kadar cirpinmaya devam ediyolar. Sevemiyorum. Hastalik gibi bişey. Ve simdi daha sevgilisi olup olmadigindan bile haberimin olmadigi , beni sevme ihtimali oldukca dusuk olan bi adamdan oturmuş mesaj bekliyorum. Tam 5 gündür tam 120 saattir yazmani bekliyorum . Twitterina günde 700 kere giriyorum. Senin hakkinda tahminler yurutuyorum. Aşırı gövde gosterisi yapan birisin yani aşırı ozguvenli davranan. Eger bu gercekte de boyleyse ozguveninin temelinde bi kırık olmali ve bunu örtbas etmek için savunma mekanizmasi olarak tam tersi sekilde davraniyor olabilirsin. Yada sokaklarda milyonlarcasini gordugum götü tavanda dedigimiz ozguveni haddinden fazla olan egoist narsist aptal bi tipsin ben de seni adam yerine koyuyorum. Kim bilir. Seninle yüzyüze tanisamadan bunu bilemem. Tanismak ister miydim orasi da ayri bir sorun. Fizigime guvenmiyorum. Ve erkeklerin cogu bir kadini kalbi icin degil kalbinin üstündeki memesi icin seviyo. Gerci hoş hayatimda sevgili yapabildigim tek donemde 95 kiloydum ve deli gibi cikma teklifi aliyodum. Anlam veremiyorum. Ne dersin? Seninle bir gün ayni romanin sayfasinda bulusur muyuz? Ayni cafede garsonluk yapar miyiz? Asansör tuşlarina sakiz yapistirip kacar miyiz birgün? Kimbilir. Belki bir gün, bir yerde...