28 Eylül 2016 Çarşamba

22  Eylül
Uzun zamandir yazmiyorum. Çünkü ne yazmaya değer bir şey oluyor ne de yazasim geliyor. Hayatim ayni. Tatile gitmeden önce son üç dört aydir beni en mutsuz eden haberi alip yaklaşık 6 saat sonra da hayatimin en güzel tatiline ciktim. İyiki de çıkmışım ki bu haberi başka türlü atlatmamin yolu yokmuş. Burda olmani ve bu konuda teselli etmeni isterdim. Ama hayatima birini alma umutlarimin sonunu getiren bi haberdi diyebilirim. Ben sadece 10 günlük,240 saatlik bi kızmışım. Ne kadar farkli oldugumu dusunsem ve hissetsem de hatta karsimdaki erkek de böyle dusunse de ben ancak 10 gün beklenebilcek bi kızmışım. Benim hayali bi adami 20 yıl bekledigim hayatta herhangi bi erkek beni 10 günden fazla sevemezmiş. Bununla yüzleşmek ne zor. Evet yaptigim kisa süreli ama etkili tatil bunu atlatmama oldukça yardimci oldu. Ama tamamen silip atilmaz tabiki nasil atilsin? Hayatimda hep özgüvenini tatmin edecek kadar çalıştım ve iyi işler yaptim. İnsanlar bunu farkettikçe özgüvenim için vermis olduğum çaba sonuç buldu. Bu yüzden olağanüstü bi durum olmadikca mutlu sayilabilcek biriyim. Ama bu durumlar cok zor be. İnsan emek verdigi olaylardan sonuc alamayinca yikikiyor. Bu bir piknik bile olsa (hani piknige gidecegin ve hazirlik yaptigin gün yagmut yağar da göt gibi kalirsin ya) üzülüyor, emek verdigi bi insanin boş oldugunu görmek ne kadar koyar bi dusunsene. İnsanlara degistirmeye calismaktan vazgeceli cok oldu. Değişmek isteyen zaten değişip gelir bana. Layik olmak önemli. Milyarlarca milyonlarca insan kendine layik birilerini ariyo
İnsanlari küçümsemek gibi değil bu. Maviye girip kedine en uygun pantolonu bulmak gibi bişey. Kimisi cok şanslı. Erken yaşta karsisina cikiyo bu kişi ve cocuklugunda gencligini bilecek kadar tanima firsati buluyo karsisindakini. Hep ozenmisimdir . Laf arasinda farkinda olmadan soyledigin uzerinde durmayacagin küçük ayrintilara  bile önem veren birini hayal et. Ne hoş degil mi?

27 Eylül..
5 gün önce yazdim bunu. Pek yazasim yoktu o gün. Çünkü seninle ilgili olan hicbisey yoktu. Ama bugün var. Çünkü okul başladı ve ben seni aylarca gormeyi tahmin bile etmezken daha ilk günden karşıma çıktın. Karşılaştık demiyorum karsima ciktin diyorum çünkü sen benim ben oldugumun farkinda degilsin henüz.
Sadece 2 gün önce canlıymışsin gibi rüyamda gordugum adamı karşımda bulmak kalp atislarimi kontrol edemememe ve ağzım yaklaşık 5 cm lik aralıkla olduğum yerde şok olmus vaziyette seni izlememe neden oldu. 18 bin kişilik fakulte okula gireli 2 saat olmuşken seni bulmayi beklemiyodum. Neyseki yanindaki 1.80 lik topuklu ayakkabili makyajli fabrikadan çıkma diye betimledigim kiz tiplerini gormemle şaşkinligim yerini hüzne birakti. İnsan kendine ait olani kiskanirken ofkeleniyo da kendinin olmayani kiskanirken derin bi hüzne boguluyor. Kendime 'uygun olmadığınızı kabullenmen için bu sahneden daha fazlasina mi şahit olman gerekiyor diye sordum. Bekledikçe kanitanan bi hipotez bu. Sen konusunda ilk günlerdeki kadar israrci degilim çünkü senin de arayista olduğunu biliyorum. Tatilde oldugum için yazamamis olsam da  feslegen hanim meselesinin farkindayim. O kiza yürüdüğünü düşünüyorum. On gün boyunca interneti olmayan birinin internet bulur bulmaz yine o kizi favlayip rt lemesinden cikardim bu sonucu. Bir de kizin dünya görüşünü benimsiyorsun gibi geldi. Bunlar sadece tahmin tabi. Ama gerçek olma ihtimalinin bile beni üzmeye yettigini farkettim. Sana yazmamamin bir sebebi de buydu. Neredeyse bir aydir doğru düzgün internete girmiyosun girince de böyle yapip cikiyosun. Senden gerçekten baya etkileniyorum. Seviyorum,aşığım , hoşlaniyorum kelimelerinden daha dogru buluyorum bu kelimeyi kullanmayi. Gün içinde yoğun olarak seni dusundugun günlerin gecelerinde rüyamda da ziyarete geliyorsun. Bilincim her ne kadar senin hakkinda vazgeçmiş ve umutsuz bi tavir sergilese de bilincaltim öyle demiyor. Genelde bi dizi sahnesinden kısa sahneler şeklinde oluyordu rüyalarım. Gecen günkü hariç. O çok farkliydi. Bi duvar dibinde konusuyorduk. İkimiz de ayaktaydik ve yüzünü bana oldukça yaklaştırıp ' benden başka birini sevme ihtimalin var mı?' diyordun.
Nedense dolu dolu olmuş gözlerimle ve tahminen elinin yüzümde olmasindan kaynaklanan kızarmış yanaklarimla sakin sakin ama oldukça uzun bir cümle kuruyordum. ' senin gibi kocaman siyah gözleri ve iri dudakları varsa, koyu beşiktaşliysa , sinirlendiğinde 'cok pis kufretcem ha' diye geziyorsa , her şeyi metaforlaştirmaya bayiliyorsa, çevresine gülücükler dağıtırken gözlerindeki sonbahari gorebilcegim kadar aciyorsa bana kendini , ve senin gibi böyle bakiyorsa eğer neden olmasın?' cümlen biter bitmez uyanmis olmam çok üzücü. Tabi cümlemin hepsini hatirlamamin imkansizliginin farkinda olmalisin çünkü şu an hayli doğaçladim. Ama cidden bunun gibi biseydi. Daha sonra devamini gormek için tekrar uyusam da goremedim tabiki. Ama becnce devaminda bana sariliyor olmalisin. Çünkü ben olsam kendime sarilirdim 😂 Bu da böyle bi yolluluk shxhsjdjskd. Vay amk iyice şizofrene bagladik
Sonra ki günlerde liseli 16 yaşındaki kizlar gibi sürekli gözüm seni aradi. Neyseki 3 bölüm okuyorum da pdr ve işletmede normal davrandim. Ama edebiyat fakültesi sınırları içine girdigim andan itibaren gözleri sürekli seni arayan biri oluyorum. Sanirim bunun sebebi aylarca sana bu kadar uzak hissettikten sonra bu kadar yakin oldugumuzh pat diye ogrenmem ve bunun bende bi şok yaratmasi. Blogunu ilk okudugum anı hatirliyorum. Kim acaba dedim hangi ilde yaşıyo. Biraz ilerleyince surlardan fatihten bahsettigin yerleri okudum ve dedim ki 'oha o da istanbulda yaşıyo. Belki daha önce ayni otobuse denk geldik'. Sonra okulunu öğrendim ve adını. Karşılaşmayız saniyodum 18 bin kisilik fakultede nerden bulayim seni? Şimdiyse her gün ders işlediğim siraya oturdugumda 'belki de petunya dün burdaydi' diyorum. Kantinde ,koridorlarda , orta bahçede ağzım da hep ayni cümle 'o da buradaydi'. Ama bazen insanlarin vücutları arasinda cok az ruhlari arasinda keşkelerce mesafe vardir. Benimki de o hesap.
Ya cok saçma. mesela su an edebiyat katina çıkıp senin ders programini aldim. Ve belki de önümüzdeki günlerde derse girip seni izlicem. Ama bu beni bi yandan huzursuz ve suçlu hissettirirken diğer yandan sevgimi böyle hissedip bunu engellemedigim zamanlar içimde derin bi huzur oluyo. Bu halim nereye gidecek bilemiyorum petunya. Liseli kronik aşk acısı ceken tiplerden değilim. Ama sana olan ilgimi reddedemem. Akışa mı birakmaliyim yoksa bu işe bi nokta mi koymaliyim. Hatta bazen sana acikmayi bile dusunuyorum. Neden olmasin?

Sormadan söyleyim. Resimdeki sensin. Şu siralar her şey seni hatirlatiyo. Ama bunun yeri farkli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder