Merhaba petunya. Bugün sana yazıp yazıp sildiği mesajları, ağzına kadar geldiği halde hiç söylemediği cümleleri ve asla gerçekleşmeyecek hayalleri olan bir kız olarak yazıyorum. Bugün senin doğum günün. Ayrıca benim tekrar sevebilmeme ve tekrar yazabilmeme sebep olan o blogu yazmaya başladığın gün. Bu yüzden binevi benim için de özel bir gün sayılır. Ailende doğum günlerine önem verilir mi bilmiyorum ama ben hayatımda önemli yeri olan insanların doğum günlerine değer veririm. sanırım buna sen de dahilsin. Ama bugün sana yazmamın sebebi bi kutlama değil tabiki. Kendime bi söz vermiştim. Eğer sana olan hislerime karşılık alamazsam bir gün belirleyip o gün her şeyi sonlandıracaktım. (Bunu yapmak istememin sebebi zeigarnik etkisi. Yani yarım kalan şeyler beni rahatsız ediyor ve tamamlama ihtiyacıyla kavruluyorum) sonra bu günün benim seni bulmama vesile olan meşhur blogunu yazmaya başladığın tarih olmasına karar verdim. Aylardır içimde senden habersizce yaşanan çalkantılı bir çok şey oldu. Ve içim artık yorgun. Son bir haftadır düşünmüyorum bile artık. Aslinda bu son bi haftayi ayrintili anlatma ihtiyaci duyuyorum. Seni ilk tanidigimda yani blogu okudugumda sana hayran olmuştum. Sonra tanıştım ve yakin hissettim. Sonra baya baya hoşlandım mesaj bekledim ilgini cekmeye calistim ama nafile. Ardindan akışa biraktim. Yürümedim, hareket etmedim sana herhangi bi arkadasımmışsın gibi davrandım. Birbirimize uygun olmadığımızı farkettiğimden beri mücadele etmek gelmiyodu içimden. Herşey tamam olsa ve beraber olsak bile nereye kadar sonuçta? Bu rutine alışmıştım. Arada beni sana yaklaştıran heyecanlandıran ya da senden soğutan şeyler oldu tabi. Bunlar oldugu an geldim ve sicagi sicagina yazdim. Ama üzerinden az zaman gecince hep aynı moda döndüm. 'Seni seven ama senden beklentisi olmayan halinden memnun ve fazlasını istemeyen kız' moduna . Buraya yazmak hoşuma gidiyordu. Hala gidiyor. Çünkü yazmayi özlemişim. Hele okunma ihtimali varsa bi ayri güzel oluyomuş yazmak. Firsattan istifade edip daldan dala atlayarak saçma sapan şeyler anlattigim oldu. Ama bu hafta ilginç bi şey oldu. Bu hafta senin aslında sandığım adam olmadigini anladim. Herkesin doğrusu vardir ve herkesin dogrusu farklıdır. Ben kendine göre dogrulari olmasina rağmen baskalarinin yanlislarina saygi duyan biriyim. Sol kesimden (kronik sol kesim desek daha doğru olur) cok çektim ama buna rağmen saygımi kaybetmedim. Apolitigim ve dini konularda da insanlar bizzat yardim isteyip soru sormadigi sürece karışmam. Bu rahatligim alkol kullanilan din üzerine şakalar yapilabilen bi ortamda büyümüş olmamdan geliyor sanırım. Kimisine gore bu iyi bişey kimisine gore ise 'Türbanliysan hakkini ver!' Ama bence doğru olan ve huzuru getirecek olan bu. Görüşlere saygili olmak. Twitterda gezinirken tamlaynimda bi twit gordum. Sen favladigin icin benim sayfama düşmüş. Yoksa uzun zamandir seni stalkladigim yoktu hatta kafanin karismamasi için okulda bile karşılaşmak istemiyodum. Twitte bi kız okul kantininde 'neden örtünüyoruz' başlığı altinda basilmis bir broşür bulup bunu yirtmak yada parcalamak istedigini yazmış. Ve sen bunu begenmissin. Okulda siyasi yada dini mesajlar iceren her türlü broşüre karşıyım ben. O broşür de dahil olmak üzere sağın solun pkklının ülkücünün alayinin okul yapilanmasina karşıyım. Ama bugüne kadar hicbirini parcalamak isteyecek kadar nefret duymadim. Çünkü insanlara saygim var ve sayginin ötesinde nefret bir suçtur. Eğer böyle bi broşürü yirtmak istiyorsan (ki digerlerine hicbi rahatsizlik duymadigin halde) başörtüden türbandan ve islami olan çoğu şeyden nefret ediyorsun demektir.k i ailenin muhafazakar oldugunu iddia ettigini hatirliyorum. Ve ben kendime çok kızdım. Seni sevdiğim için kendime o kadar kızdım ki anlatamam. İşte o an çok tuhaf bisey oldu. Sana hiçbir zaman ölüp bitmiyodum petunya. Ama seninle olmak isterdim çünkü fazlasiyla etkileniyodum senden yakin olmak istiyordum. O an birden yakin olma istegim ve tüm hayallerim yok oldu. Sen benim için birdenbire kendi kendime sevdiğim ama birlikte olmak istemeyecegim biri oldun. Hatta aylardir planladigim blogumun linkini atma plani hakkinda oldukça isteksizleştim. Son 3 günüm sürekli bunu dusunmekle ve matris yapmakla geçti. Atmali miyim atmamali miyim? Matrisimin sonucu kesinlikle atmamam yönünde çıksa da yani bu durumda en mantıklı olan senin benden hiç haberin olmamasi olsa da ben atmayi seçtim. Çünkü kaybedecek bir şeyim yok. Dünya görüşüme ,yaşam tarzıma, dinime saygı duymayan bi adamdan hoşlanıyorum ve bu adam hakkinda icimde uzun süredir yaşanan savaş sonucunda onunla olmak adına en ufak hevesim kalmadı. Birini sevmek ve onu istememek de oldukça tuhaf. Mutsuz olacağını ve mutsuz edeceğini önceden görmek sonucu oluşuyo sanirim bu his. En kotu ne olabilir ki diye ihtimalleri sorguladigimda senin blogumu okuyup bitirdikten sonra bana çok zıt bi şekilde cevap verdigin bi senaryo görüyorum. Ama sanirim fazla hissizleşmiş olmaliyim ki blog linkini sana atma isteğim tüm kötü ihtimallerden ağır geliyor. Beni sevmeyen birinin benden nefret etmeye başlaması hayatimda çok şey değiştirmez gibi. Okulda da karşılaşmamaya çalıştık mi tamamdir. Gerci hayat garip. Ben nedense senin bu bloga hep olumsuz tepki vereceğini dusunuyorum ama belki de gayet olumlu yada nötr olcaksin. Belki bu tarihten sonra arkadas olcaz kim bilir? Her ne olursa olsun hangi ihtimal gerçekleşirse gerceklessin ben bugün senden komple vazgecmek için ilk adimi atmış olucam. Ve içimi rahatlatacak tek şey bunu seninle paylasmakti biliyorum. Cevremde gördüğüm kadariyla çoğu erkek benim tabirimde duygu paylasımı sizin tabirinizle aşkı ilan olan durumu bir tür çıkma teklifi olarak algiliyor. Yani kiz açılmış ve bir cevap bekliyormus gibi. Oysa beklentisi olan kız açılmaz sonuna kadar uğraşır. Ben senin için hic ugrasmadim cunku hic beklentim olmadi,olamadi. Bu yuzden sakin buna bi cevap verme zorunlulugunda hissetme. Ben bu günü kendim için gerceklestiriyorum , senin için değil. İç huzurumu bulup kimseyi sevemeyen umursamaz asi kız hallerime geri dönmemin tek yolu bu. Sevmek insani cok yoruyor. Duygusal bi şarkı bile dinleyemiyorum aq kuan bile dinleyemez oldum senin yüzünden hemen gözlerim doluyo modum düşüyor. Sevmek cok yorucu, ve ben daha fazla yorulmamaliyim petunya. Şimdi senin hayatinda bir blog ve su ürünleri fakultesi bahçesi duvarındaki petunyalı serseri serbest stil yazım dışında hiç bir iz birakamamis biri oldum. Oysa senin blogunu okurken hayatin anlami ne sorusunu her okudugumda iz bırakmak demistim. Benim hayatimin anlami bu. Hukuk bahcesinde bi çay pardon kahve içmeden (çay sevmezsin biliyorum) ve suleymaniyeye karsi ucurumun tepesine oturup ayaklarimizi asagiya sallandirarak çikolatalı puro cekemeden arkadasligimiz bitiyor. (Şu an beynimin arka planinda sezenden vazgeçtim çalıyor) aq kafanda benimle ilgili kalan tek şeyin ahıra sıçmam olması nedir ya ahxhsjxjksx daha samimi olsaydık Ali firat başgildeki evine petunya kargolayarak kutlamak isterdim doğum gününü lakin ne münasebet. Şimdi gayet olgun 20 yaşında bi hanimefendi gibi gidiyorum. Soyleyeceklerim bu kadar ve bunlar seninle iliskimde bisey degistirmicek sadece benim içimde olan şeyleri degistircek. (Yazar burda diyo ki ergen kızlar gibi engel basmicam heryerden) ya bana böyle şeyler cok basit geliyo insan insana aşık olabilir yani ne var ki bunda jsbsksks sevilmeye de bilir yani napalim
Doğum günün kutlu olsun petunya
Sen farkinda olmasan da hayatindan bi EBT geçti
İlk tanistigimiz gün sana insanlara hislerimizi soylememiz gerektigini ve sana bu yüzden yazdigimi söyleyip farklisin demistim. Bugün de öyle yapiyorum. Sana doğum günü hediyesi olarak sevgimi vermiş oldum. Gelecekte ne olur bilemem. Belki cok kısa süre içinde seni tamamen unutucam ya da başkasını sevicem ya da ne biliyim nefret ettircek bisey yapicaksin vs. gelecekte ne olursa olsun, 2016 yılında seni seven ve sana hic uygun olmayan bir kız seni çok sevdi ve bundan en ufak umudu ya da beklentisi olmadığı için sessizce yaşamayı tercih etti. (Umarim sandigim kadar sessiz olmuştur. Şimdi özelden ben zaten biliyodum ki yeaa diyomuşsun sjzbsjzn ) evet tamam bu sefer harbi gidiyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder