26 Ağustos 2016 Cuma

27 agustostayiz. 11 gün oldu. Son konusmamizin üzerinden dolu dolu 11 gece geçmiş. Kafami sandigimdan daha fazla meşgul ediyosun. Sandigimdan daha zor senden vazgecmek umudu kesmek. Eskisi kadar bakmiyorum profiline eskisi kadar stalklamiyorum ama nedense eskisinden daha cok üzülüyorum. Eskisi dedigim bir hafta öncesi ya da seni tanidigim ilk zamanlar. Sanirim beni sevmeme ihtimalimi kabullenme surecindeyim. Hani suya düşersin de debelendikce daha dibe batarsin ya, son debelenmelerimi yaşıyorum bugünlerde. Whatsappda son görülmeni izleyerek biyere varamicagima karar verdim. Sana yazip yazmama konusunda kararsizdim ve elimden sadece bu geliyodu. İzlemek. Son gorulmeni , profilini blogunu instagramini hatta arkadaslarinin instagramlarini izlemek. Eğer yüzyüze gorusuyo olsaydik gozlerini izlerdim hic degilse daha dolu gecerdi zaman. Saatlerce telefon ekranina bakmak sıkıyor insani. Sahi, katran karasi gozlerinle hic göz göze gelemicek miyiz petunya? Bu kadar mi uzaksin anlamiyorum. İtiraf etmeliyim ki ben şu nesli tukenmek üzere olan kizlardanim. Akli basinda sorumluluk sahibi ama eglenceli ama dersleri iyi ama ev hanimligini bilen ama kariyer sahibi ama sapık ama dindar. Her renkten biraz var bende. Bu yüzden adım beyazın beyzası. Beyaz dünyada varolmuş tüm renklerin karışımıdır. Benim gibi. En sevdigim renk bu yüzden beyazdir. Beyaz benim. Ve bunu gorup de benden etkilenmeyen erkek olmadi simdiye kadar. Genelde adım atıldı bana. En son 4 yıl once platonik oldum onlar da konusmaya değmez basit sevgilerdi. Genelde ilgim karsilik buldu. Yada ilgilenmedigim insanlar bana koştu diyelim. Blogunu ilk okudugumda bu cocukla konusmaliyim demistim. Eninde sonunda utana sıkıla yazdim sana. İlk konusmamizda da sonrasinda da oldukca yakın davrandin. Yine de kendime dedim ki ' belki herkese karsi böyle yakin davraniyodur bana özel degildir kaptirmayayim kendimi' .  Hala cok kaptirmis sayilmam bu yüzden gurur duyuyorum kendimle. Yani eğer sen de benden etkilenseydin ve yazsaydin simdiye çoktan yelkenleri suya indirmistim ve kontrol cogunlukla sendeydi. Aramizdaki yolda mesafeleri aşmaya calisan tek kisi benim. Bu da sana karşı ne hissedersem hissedeyim cok kaptirmami sagliyo. Evet bu cok kaptirmamis halim. Cok kaptirmis olsaydim eger 10 gün beklemezdim yazardim. Aslinda benim icin yazmak mesele değil. Birini gercekten isteyip o kisiden emin oldugumda o kisiye yakin olmak icin gururumu hice sayip yazarim. Ama senden emin değilim ve senin gözünde sana yuruyen basit bi kız olmak istemiyorum. Ben sana yürümüyorum çünkü , ben sende yüzüyorum. Sanki sen koca bi okyanussun ve ben küçük bir balığım. Neden bu kadar uzaksin petunya ? Arkadaşça dahi olsa yazacagini dusunmustum. Yazmadin. Yazsaydin seni daha iyi tanirdim ve belki kafamdaki sorular biraz da olsun azalirdi. İstanbula geleli 4 gün oluyor ve hala ders calismaya baslayamadim. Bugun kendimi dogum gününde sana ne yapsam derken buldum. Bildigin bunu dusundum. Oysa belki bidaha hicbir zaman konusamicaz ve dogum gününü kutlicak yakinliga bile erişmicez. Sana bu kadar yabanci olmak planlarimda yoktu. Yine de minnettarim sana. Bir yildan fazladir defterlere küsmüş bir kiz senin sayende tekrar yazmaya başladı. Bundan haberin yok tabi henüz. İlk sevgilimden sonra yazamaz oldum. İçime atmaya basladim. Ki cocuklugundan beri defterleri insanlara tercih ederdim. Saatlerce yazardim guvenmedigim insanlara anlatamadigim şeyleri. Meğer yazmak icin birini tekrar sevmem gerekiyomuş. Eğer hayatimda sen olsaydin yazmazdim. Defter gibi adamsin , beni anlayabilecegini dusunuyorum. Boş sayfan var mi petunya? En çok bunu merak ediyorum. Tanistigim günden beri sarilmayi hayal ettigim adam bugune kadar kac kisiye sarildi? Kac kisiyi hissetti içinde? Kac kisiyi sevdi gercekten ve kac kisiye dokundu basit biseymis gibi ? ben senin defterine iz birakmayi hayal ederken kac kiz kendi hikayesiyle doldurdu sayfalarini ? Bana yer kaldi mi petunya ? Bilmek isterdim. kalmadiysa bosuna cirpinmazdim belki ikna olurdum senden vazgecmeye.
Ben de kitap gibi kizimdir. Kimse açıp okumadi simdiye kadar. Masalıma dokunmak isteyen kim varsa zarar veriyor bu yüzden okunmaktan hoşlanmiyorum. Ama belki senin için bi istisna yapabilirim . Çünkü sen ders çalışmak için oturdugum masadan yüzünü çizmeye calisarak kalktigim kişisin. Bunu fark ettigimde resmin diger yarisini icimdeki boşlukla doldurdum. Bikac gün evde durdu bu resim. Sonra dedim ki bunu twittera aticam. Gorecek kendine benzetecek ve yazacak. 'Bu ben miyim?' son gorulmene baktim once  00.34 . Saat ise 00.36. aha dedim tam zamani ve attim gitti. İlk 10 dakika resmi görmen icin beklerken elimle kalbimi bastirdim. Bastirdigin tek şey kalp atislarim olmuyor son zamanlarda. Sana duydugum hislerim ve icinde umarsizca sana koşan çığlıklarin kanitiydi bu resim aslında. Günlük hayatta seni o kadar baskiliyodum ki moduler aritmetik cozmeye calistigim anda kalemimden dökülüyordu yüzün. 10 dakika sonunda mesaj gelmedi. Son gorulmen hala 00.34 . O kadar şanssızım ki bugun erken uyumuş olmalisin. Ve ben senin yaninda biriyle uyuyup uyumadigini bile bilmiyorum. Bu beni üzdü. Vazgecmek sandigim kadar kolay degilmis. insan sebep ariyor büyük bir sebep. Gerci su an senin kafanda benim bir 'hiç' olmamdan daha büyük sebep mi var? Ama insan umut ediyor. Belki hiç'ten daha fazlasiyimdir diyor. Belki de içten içe ben vazgecmemek için uyduruyorum kendime bunu. Bilmiyorum. Uzun zamandir kimse beni böyle yormamisti petunya.Aslinda ben seninle hic olmayacagini biliyorum da vazgeçmek senin güzel yüzüne ihanet 🌼

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder