14 Ekim 2016 Cuma

Merhaba petunya. Bugün sana yazıp yazıp sildiği mesajları, ağzına kadar geldiği halde hiç söylemediği cümleleri ve asla gerçekleşmeyecek hayalleri olan bir kız olarak yazıyorum.  Bugün senin doğum günün. Ayrıca benim tekrar sevebilmeme ve tekrar yazabilmeme sebep olan o blogu yazmaya başladığın gün. Bu yüzden binevi benim için de özel bir gün sayılır. Ailende doğum günlerine önem verilir mi bilmiyorum ama ben hayatımda önemli yeri olan insanların doğum günlerine değer veririm. sanırım buna sen de dahilsin. Ama bugün sana yazmamın sebebi bi kutlama değil tabiki. Kendime bi söz vermiştim. Eğer sana olan hislerime karşılık alamazsam  bir gün belirleyip o gün her şeyi sonlandıracaktım. (Bunu yapmak istememin sebebi zeigarnik etkisi. Yani yarım kalan şeyler beni rahatsız ediyor ve tamamlama ihtiyacıyla kavruluyorum) sonra bu günün benim seni bulmama vesile olan meşhur blogunu yazmaya başladığın tarih olmasına karar verdim. Aylardır içimde senden habersizce yaşanan çalkantılı bir çok şey oldu. Ve içim artık yorgun. Son bir haftadır düşünmüyorum bile artık. Aslinda bu son bi haftayi ayrintili anlatma ihtiyaci duyuyorum. Seni ilk tanidigimda yani blogu okudugumda sana hayran olmuştum. Sonra tanıştım ve yakin hissettim. Sonra baya baya hoşlandım mesaj bekledim ilgini cekmeye calistim ama nafile. Ardindan akışa biraktim. Yürümedim, hareket etmedim sana herhangi bi arkadasımmışsın gibi davrandım. Birbirimize uygun olmadığımızı farkettiğimden beri mücadele etmek gelmiyodu içimden. Herşey tamam olsa ve beraber olsak bile nereye kadar sonuçta? Bu rutine alışmıştım. Arada beni sana yaklaştıran heyecanlandıran ya da senden soğutan şeyler oldu tabi. Bunlar oldugu an geldim ve sicagi sicagina yazdim. Ama üzerinden az zaman gecince hep aynı moda döndüm. 'Seni seven ama senden beklentisi olmayan halinden memnun ve fazlasını istemeyen kız' moduna . Buraya yazmak hoşuma gidiyordu. Hala gidiyor. Çünkü yazmayi özlemişim. Hele okunma ihtimali varsa bi ayri güzel oluyomuş yazmak. Firsattan istifade edip daldan dala atlayarak saçma sapan şeyler anlattigim oldu. Ama bu hafta ilginç bi şey oldu. Bu hafta senin aslında sandığım adam olmadigini anladim. Herkesin doğrusu vardir ve herkesin dogrusu farklıdır. Ben kendine göre dogrulari olmasina rağmen baskalarinin yanlislarina saygi duyan biriyim. Sol kesimden (kronik sol kesim desek daha doğru olur) cok çektim ama buna rağmen saygımi kaybetmedim. Apolitigim ve dini konularda da insanlar bizzat yardim isteyip soru sormadigi sürece karışmam. Bu rahatligim alkol kullanilan din üzerine şakalar yapilabilen bi ortamda büyümüş olmamdan geliyor sanırım. Kimisine gore bu iyi bişey kimisine gore ise 'Türbanliysan hakkini ver!' Ama bence doğru olan ve huzuru getirecek olan bu. Görüşlere saygili olmak. Twitterda gezinirken tamlaynimda bi twit gordum. Sen favladigin icin benim sayfama düşmüş. Yoksa uzun zamandir seni stalkladigim yoktu hatta kafanin karismamasi için okulda bile karşılaşmak istemiyodum. Twitte bi kız okul kantininde 'neden örtünüyoruz' başlığı altinda basilmis  bir broşür bulup bunu yirtmak yada parcalamak istedigini yazmış. Ve sen bunu begenmissin. Okulda siyasi yada dini mesajlar iceren her türlü broşüre karşıyım ben. O broşür de dahil olmak üzere sağın solun pkklının ülkücünün alayinin okul yapilanmasina karşıyım. Ama bugüne kadar hicbirini parcalamak isteyecek kadar nefret duymadim. Çünkü insanlara saygim var ve sayginin ötesinde nefret bir suçtur. Eğer böyle bi broşürü yirtmak istiyorsan (ki digerlerine hicbi rahatsizlik duymadigin halde) başörtüden türbandan ve islami olan çoğu şeyden nefret ediyorsun demektir.k i ailenin muhafazakar oldugunu iddia ettigini hatirliyorum. Ve ben kendime çok kızdım. Seni sevdiğim için kendime o kadar kızdım ki anlatamam. İşte o an çok tuhaf bisey oldu. Sana hiçbir zaman ölüp bitmiyodum petunya. Ama seninle olmak isterdim çünkü fazlasiyla etkileniyodum senden yakin olmak istiyordum. O an birden yakin olma istegim ve tüm hayallerim yok oldu. Sen benim için birdenbire kendi kendime sevdiğim ama birlikte olmak istemeyecegim biri oldun. Hatta aylardir planladigim blogumun linkini atma plani hakkinda oldukça isteksizleştim. Son 3 günüm sürekli bunu dusunmekle ve matris yapmakla geçti. Atmali miyim atmamali miyim? Matrisimin sonucu kesinlikle atmamam yönünde çıksa da yani bu durumda en mantıklı olan senin benden hiç haberin olmamasi olsa da ben atmayi seçtim. Çünkü kaybedecek bir şeyim yok. Dünya görüşüme ,yaşam tarzıma, dinime saygı duymayan bi adamdan hoşlanıyorum ve bu adam hakkinda icimde uzun süredir yaşanan savaş sonucunda onunla olmak adına en ufak hevesim kalmadı. Birini sevmek ve onu istememek de oldukça tuhaf. Mutsuz olacağını ve mutsuz edeceğini önceden görmek sonucu oluşuyo sanirim bu his. En kotu ne olabilir ki diye ihtimalleri sorguladigimda senin blogumu okuyup bitirdikten sonra bana çok zıt bi şekilde cevap verdigin bi senaryo görüyorum. Ama sanirim fazla hissizleşmiş olmaliyim ki blog linkini sana atma isteğim tüm kötü ihtimallerden ağır geliyor. Beni sevmeyen birinin benden nefret etmeye başlaması hayatimda çok şey değiştirmez gibi. Okulda da karşılaşmamaya çalıştık mi tamamdir. Gerci hayat garip. Ben nedense senin bu bloga hep olumsuz tepki vereceğini dusunuyorum ama belki de gayet olumlu yada nötr olcaksin. Belki bu tarihten sonra arkadas olcaz kim bilir? Her ne olursa olsun hangi ihtimal gerçekleşirse gerceklessin ben bugün senden komple vazgecmek için ilk adimi atmış olucam. Ve içimi rahatlatacak tek şey bunu seninle paylasmakti biliyorum. Cevremde gördüğüm kadariyla çoğu erkek benim tabirimde duygu paylasımı sizin tabirinizle aşkı ilan olan durumu bir tür çıkma teklifi olarak algiliyor. Yani kiz açılmış ve bir cevap bekliyormus gibi. Oysa beklentisi olan kız açılmaz sonuna kadar uğraşır. Ben senin için hic ugrasmadim cunku hic beklentim olmadi,olamadi. Bu yuzden sakin buna bi cevap verme zorunlulugunda hissetme. Ben bu günü kendim için gerceklestiriyorum , senin için değil. İç huzurumu bulup kimseyi sevemeyen umursamaz asi kız hallerime geri dönmemin tek yolu bu. Sevmek insani cok yoruyor. Duygusal bi şarkı bile dinleyemiyorum aq kuan bile dinleyemez oldum senin yüzünden hemen gözlerim doluyo modum düşüyor. Sevmek cok yorucu, ve ben daha fazla yorulmamaliyim petunya. Şimdi senin hayatinda bir blog ve su ürünleri fakultesi bahçesi duvarındaki petunyalı serseri serbest stil yazım dışında hiç bir iz birakamamis biri oldum. Oysa senin blogunu okurken hayatin anlami ne sorusunu her okudugumda iz bırakmak demistim. Benim hayatimin anlami bu. Hukuk bahcesinde bi çay pardon kahve içmeden (çay sevmezsin biliyorum) ve suleymaniyeye karsi ucurumun tepesine oturup ayaklarimizi asagiya sallandirarak çikolatalı puro cekemeden arkadasligimiz bitiyor. (Şu an beynimin arka planinda sezenden vazgeçtim çalıyor) aq kafanda benimle ilgili kalan tek şeyin ahıra sıçmam olması nedir ya ahxhsjxjksx daha samimi olsaydık Ali firat başgildeki evine petunya kargolayarak kutlamak isterdim doğum gününü lakin ne münasebet. Şimdi gayet olgun 20 yaşında bi hanimefendi gibi gidiyorum. Soyleyeceklerim bu kadar ve bunlar seninle iliskimde bisey degistirmicek sadece benim içimde olan şeyleri degistircek. (Yazar burda diyo ki ergen kızlar gibi engel basmicam heryerden) ya bana böyle şeyler cok basit geliyo insan insana aşık olabilir yani ne var ki bunda jsbsksks sevilmeye de bilir yani napalim
Doğum günün kutlu olsun petunya
Sen farkinda olmasan da hayatindan bi EBT geçti
İlk tanistigimiz gün sana insanlara hislerimizi soylememiz gerektigini ve sana bu yüzden yazdigimi söyleyip farklisin demistim. Bugün de öyle yapiyorum. Sana doğum günü hediyesi olarak sevgimi vermiş oldum. Gelecekte ne olur bilemem. Belki cok kısa süre içinde seni tamamen unutucam ya da başkasını sevicem ya da ne biliyim nefret ettircek bisey yapicaksin vs. gelecekte ne olursa olsun, 2016 yılında seni seven ve sana hic uygun olmayan bir kız seni çok sevdi ve bundan en ufak umudu ya da beklentisi olmadığı için sessizce yaşamayı tercih etti. (Umarim sandigim kadar sessiz olmuştur. Şimdi özelden ben zaten biliyodum ki yeaa diyomuşsun sjzbsjzn ) evet tamam bu sefer harbi gidiyorum


8 Ekim 2016 Cumartesi

 Merhaba petunya. Bugün sana annesiyle kavga etmiş ve bunu senden başka kimseye anlatmak istememiş bi kız olarak yazıyorum. Kendini bildi bileli her zaman kendi ayakları üzerinde durması için elleri bırakılmış bir kız olarak. 5 yıldır giydiği ve farketmeden bağlandığı eyfel kuleli lacivert ve artık küçük geldiği için göbek açık giydiği geceliğiyle yatağına büzüşmüş ne yapacağını bilemez bir kız olarak yaziyorum sana. İnsan her zaman güçlü kalamiyor işte. Asıl tuhaf olan kötü anıları sadece sana anlatmak istiyor olmam. Bunu kendimce düşündüm ve sorguladım. Neden onca arkadaşın varken petunyaya yaziyorsun? Ve cevabi buldum. 6 gün sonra yok olacağım. Senin hayatinda 3 ay içinde hızlı ve saçma bi şekilde gelip geçmiş bi iz bile birakamamis herhangi bi kadin olacagim. O zaman buradaki her satir anlamini yitirecek. Ve ben kötü oldugumda buraya gelerek birkac hafta sonra bu kötü anilarimin seninle birlikte yok olmasini diliyor olmaliyim. Ya da sadece birinci bölümden başlayıp buraya kadar okuyo olma ihtimalin hâlâ beni burada turuyordur. Biliyor musun? Son bir haftada bu blogu silmeye belki 20 defa kalkıştım. Oturdum baştan defalarca kez okudum. Benim için anlamli olan cümlelerin senin gibi bi adamin gözünde okunmaya değer bile bulunmayacağını farkettim. Psikoloji okuyan insanlarin en büyük hobisi kendini baskalari yerine koymaktir. En karanlik fantezilerimizde bile akil almaz insanlar olup egleniriz. (Hic degilse benim tuhaf psikolog arkadas grubum böyle) ve bunu ne zaman senin için yapsam içime derin bir hüzün cöküyor. Bunun sebebi seni anlamak için sana bürünmüş benligimle kendime baktigimda beni görmedigini ve anlamadigini farketmem. Bunca çelişkime kendimle kavgama anlam veremeyeceksin diye korkuyorum. Oysa mesele çok basit. Senden hoslaniyorum etkileniyorum aşıgım her nasil isimlendirirsen artık.ve sen beni herhangi biri olarak goruyorsun. bunun beni üzmesi gerekir ama birbirimize uygun olmadigimizin farkindayim ve bana deli gibi aşık olsan da yine birlikte olamayacagimizin da farkindayim. Bu yüzden üzüntü yerini derin bi boşluğa birakiyor. Evet son 3 ayın özeti bu. Birbirine uygun olmayan insanlarin birlikteligi ancak taraflara zarar veriyor. Tecrube ettim ve gördüm. Ayrica meselenin komik taraflari da var. Sen cinsel hayat yaşayabilceğin partilere gidebilcegin bi kız istersin misal, bense bu tip ortamlardan bıkmış biriyim ve hayatimda hic hem dinine düşkün hem de acikgoruslu olan erkek tanimadim. Bu yüzden en azından cumalara giden birini isterim doğal olarak. Lakin sen cumalari 2 de uyaniyosun aq bizden cacık bile olmaz yani jsndjsnsks
 Yine olağanüstü hüzünlüyüm ama espriler havada uçuşuyo. Çocukken de böyleydim ben. Gözyaşlarım ve kahkahalarım hep içiçeydi. Bölüme ilk başlayıp hastalık tanımlarını ögrendigimde histerik yada bipolar olma ihtimalimi cok düşündüm. Ama değilim. Sadece hayati karman çorman yasiyorum. Aşure gibi yani. Çok güldüğümde gozlerimden yaşlar gelir ve ağlarken de birden kahkaha atmaya başlardım. Hala böyle. Ama artik beni aglarken goren cok az insan var . Çünkü canim annem ve babam benim kalpsiz ve hissiz bi robot olmam için elllerinden geleni yaptilar. Özellikle erkeklere karşı bunu başardım. (Tabi sen istisnasin çünkü sen her zaman istisnasin) Annem egitimime cok önem verirdi. yillar gectikce anladim ki annemin tek umudu benmişim bu bok çukurundan çıkmak için. Bana tutunup hayatina devam ediyorken kardesim doğdu. Babamin kız versiyonu. Evde bir doz irfanla kafayi yicek kivama gelirken bide bunun 2 katına katlandigini düşün. Sonra annem kardesimin sorunlariyla uğraştı uzunca bi süre. O ara biz babamla arayi baya bozduk. Ergenlik zamanlarimda tahammül edemeyip elimi cama yumruk atarak sakinlestigimi falan hatirliyorum. Bikac defa sağlam dayak yedigimi ve binlerce kez erkek çocuk gibi ceketimi alıp sokaklara daldigimi. Klasik kizlardan cok farkliydim petunya. Erkek gibi buyudum buyutuldum. Sevilmek hayatimda hic bilmedigim bi hissiyatti o zamanlar. Bunun bi insanin başına gelebilcek en zor şey olduğunu dusunurdum. O zamanlar bana sadece mahallede defansta oynadigim maçın kalecisi aşık olurdu.(genelde bu populasyon şişman ve saçını 3 e vurdurtmuş olur bir de yanaklari pembe)  Bense hep forvetteki oglanlara vurulurdum . Takimin yildizi ya hani goller genelde bu beyden cikiyo falan. Her zaman tombul bi kizdim( bebekligim hariç 2 kilo dogmusum hep kan ilaclari yuzunden boyle oldum aq ya) ve o zamanlar şişmanlarin cinsiyeti yoktu. şişman hicbi kiz kadindan sayilmazdi. bi erkek senden etkilenirse arkandan asla 'guzel kiz ya' demezdi. sen her zaman 'harbi kiz' olurdun . Buyudukce guzellestim sanirim yada bilmiyorum belki de erkekler 'harbi kız' sevmeye başladı. Benim gibi prenses gibi buyumemis onlarin tabiriyle 'delikanli hatun' olan kizlara tav olan herifler de var nefret edenler de. Annem benim tek arkadasimdi uzunca bi zaman.(hala en iyi arkadasim) kendisi evlendikten sonra evin hem erkegi hem kadini olmak zorunda kaldığı için bana gelecekte karsima cikabilecek her zorlukla ba şedebilecegim bi egitim verdi. annemin anneannesi anneme 'orospulugu bile öğren bi delige sok bigün lazim olur dermiş' cidden de su tesisatindan elektriğe ev işlerinden yemeklere dikişe her şeyi az biraz bilen bi annem var. becerikli hatun yalan yok. ben de boyle olmaya calistim. bi erkege muhtac kalmayim asla ihtiyac duymayim.bazen annemden bazen arkadaslardan bazen kendim ohtiyavim olabilecek herseyi ogrenmeye calistim. boyle boyle orospulugu bile ogrendik aq ahsgsjsnks  bu beni güçlü hissettiriyodu yani boyle cok yonlu becerikli kendi ayaklari uzerinde duran biri olmak. ama annemler ben kendi ayaklarimim uzerinde duruyorum diye elimi birakti. parasal açıdan çok büyük sikintilar icimdeyim. hergün favori kavga konumuz bu.farkettim ki güçlü olmak yalniz olmakmis aslinda. Yillarim sevilmek isteyerek geçti tabi. İşte klasik beyaz atli prens hayalleri falan. Uni kazandiktan sonra anladim, sevilmek istemenin yeterli olmadigini. Sevilmek benim için diger kizlarin gözünde oldugu gibi bi ego tatmim kaynagi yada 'populerite için populer biriyle olma' gibi basit mentalitelerle temellendirilemezdi. Ben aslinda yillarca sevilmeyi değil sevmeyi bekledigimi farkettim. Birini severken karsindaki kişinin bunu hakettigini bilerek sevmek cok başka bi his olmali. Sevgi hakedene mi verilir diyeceksin. Ama evet sevgi hakedene verilmeli yoksa üzülürüz. Gerci insan bazen de üzülmeli. Acilar mutluluklardan daha çok şey katiyor sonuçta insana. Ama konumuz bu değil. Gidecek kimsem yokmuş petunya. Bugüne kadar kime kirilsam anneme gidip saatlerce başını şişirdim. Ama anneme kirilinca kime gidecektim ? Hamit vakasindan beri pek yapmiyorum bunu. Çünkü annemin ateist birine köpek gibi aşıkken onu terketmek zorunda kalış sendromumu anlatirken gozlerindeki boş bakışı gordum. Beni anlamiyordu. O günden beri beni anlamadigini farkettigim an anlatmiyorum susuyorum. Yazmak daha iyi bi seçenek. Tabi okuma ihtimali olan birileri varsa. Bu yüzden görselde gordugun üzere denize şişe atarim bazen. Belli mi olur bir gün seni de gonderirim yunan kiyilarina doğru? İnsanlar sana neden petunya dedigimi ve katran karası gözlerini okurlar benim kalemimden. Belki yeşil gözlü bi yunan çocuğu bulur mektubumu belki zeytinburnu sahildeki adibas eşofman giyen bir keko. Çeşitli ihtimaller mevcut lakin hepsinin tek bi ortak noktasi var. Kim okursa okusun yerinde olmak isteyecektir. Çünkü akli başında sevmek herkesin harcı değildir. Bununla ilgili süslü püslü cici mi cici bi şiir vardi ama şu an hatırlayamadim. (Edebiyatçı adam şu an bana kıçıyla gülüyo olmali ama olsundu) şöyle biseydi. Deli gibi sevmiyorum aklim basımda seviyorum falan gibi bişey. Yani insanlar genelde ya şuursuzca severler deli gibi saçma sapan şeyler yaparak , ya da beklentileri vardir da severler. Şu an iki secenege de uyum saglamiyorum. Bu benim için de oldukça yabanci bir durum aslinda. Karşımda biri var. Bu kişinin benim için özel olduğu aşikâr. Ama olamicagimizi biliyorum ama o kişinin hayatinda hic bi iz birakamicagimi biliyorum ve yine de onu sevmeye devam ediyorum. Bu durumu da bi ayri seviyorum. Nazim hikmet mi oldum lan yoksa sevmeyi sevmek falan bişeyler sudbksns şiirle hic aram yok harbi çok nadir severim şiirleri. Şu klasik türbanlı hanimefendi kizlardan olamadim gitti şiir okur klasik müzik dinlerler sabah akşam trt izlerler en sevdikleri çiçek papatyadir surekli papatya ve sakal edebiyati yapar romantik muslumancilik oynarlar vs. Ben de GoT izlerken ekran başında siktttiiirrr çekerim sokaklarda bagirarak şarki söylerim ele avuca sığmam sevmedigim insanlarin telefon numarasini tuvaletlerin arkasina yazarım (cehennemde cayir cayir yanicam bence) devam ediyorum yemek yerken agzimi gosteririm evde kendi kendime deli gibi dans ederim he birde en sevdiğim çiçek petunyadır. Yaaaa utandin dimi ben de utandim . Tamam saat üç oldu artik yatalim. Ama sadece uyicaz tamam mi tamam

Ya ben bunu 6 sında yazmışım fakat yayınlamayı unutmuşum sorry

Selam. Kafası biraz rahatlamış lakin bugüne özel baş ağrısı yüzünden bir altmış yatan bir kız olarak yaziyorum. Kirmizi rujlu ve mutsuzum. Ama son yazimda oldugumdan cok daha iyiyim. Çünkü hergün okulda seni görüp buna rağmen ne yapacagima karar verememe ve bu belirsizligin yarattigi gerilimden kurtulma amaciyla sana yazdim. İyi ki de yazmışım. Özlemişim. Bir buçuk aydır konusamiyoduk zaten. Ki okul basladiktan sonra yazmam gerekiyordu gercekten. Hoşlandigim insanla aramda bir metre mesafe olan ama onun beni tanimadigi bi yaşantı beni geriyordu. Senin sicakkanli ve konuşkan biri oldugundan bir kez daha emin oldum. Ve bir de senin için herhangi biri olduğumdan. Bu beni üzmedi. O gün konuştugumuzdan beri değişik bir şekilde rahatladim. Ve kendime seni neden sevdigimi sordum. Universitede okuyan birine gelen aşkı ilanlar ve cikma teklifleri genelde 3-4 sebepten kaynaklidir. Ya cocuk yakisiklidir ve kiz senin yuzune boyuna posuna aşık olur. ya cocuk populerdir ve kiz kendi popülaritesini arttirmak amaciyla sana yürür. ya da seni cinsel anlamda istiyodur ve cinsel geçici bir yasanmisliktir tek amaci. benimki bunlardan oldukça farkli. ben seni cumlelerine vuruldum. Bence bu senin daha önce yasamadigin bi deneyim olmali. Biri senin yazdiklarindan etkileniyor. Hicbi çıkarı olmadan seni görmeden konuşmadan senden etkilenen biri var. Seni sevilmek için sevmedim. Bu yüzden içim cok rahat. Belki haftaya sana açılcam belki hic açmicam bu konuyu ne farkeder ki? Seni seviyorum ve bu seni irgalamaz. Açılsam da acilmasam da ne olursa olsun seninle vakit gecirmeye devam etmek istiyorum. Seni tanimayi cok isterdim ve daha ilk tanistigimiz zamanlar basit kizlar gibi matematik yapıp 'o yazmadi ben de yazmayim yoksa yürüyorum sanar' dediğime cok pismanim. Ben sana yürümüyorum ki ben sana yüzüyorum be olum. Beni gecmiste senden hoslanmis ve hoslanmakta olan insanlarla ayni kefeye koyamazdin bu yüzden. Aptal degilsen koymazdin yani kör müsün aq. Rahatladim üzerimden yük kalkti. Açılınca daha da rahatlicam çünkü hicbir çekincem olmadan yazicam sana o andan sonra. Hicbir beklentim olmadan konusucam. En dogal en samimi en harbi halimle. Belki bana şans verirsin diye dusunerek acilmicam sana. Ben kendim için iç huzurum için yapıcam bunu. Benim şansa ihtiyacim yok ki. Benim şansım zaten seni bulmuş olmam ve tekrar yazmaya başlamış olmam. Sen benden rahatsiz olmadigin surece bu mesafede hatta belki bundan daha yakin olcam. Çünkü sana söylemiştim. Vazgeçmek senin güzel yüzüne ihanet. Ve ben vazgeçmek değil böyle kalmak istiyorum. Seni seven ama senin gözünde herhangi biri olan biri olmak bana yetiyor. Zaten bundan fazlası hem nefesimi keser hem de korkutur beni. Azı üzer. En kararında çözüm bu petunya. Gitmiyorum, gitmicem. Seninleyim.

3 Ekim 2016 Pazartesi

Bugün pazartesi. Senin de benim de bok gibi bi ders programimiz var. Sabahin 7 sinden beri okuldayim. Bugün senle hic karsilasmadik. Sabah sırf seni görmek için tam 3 kere kantine indim ve bahçeyi dolaştım. Çünkü biliyorum ki 15 ekimden sonra seni gormeyi birak senden köşe bucak kacicam. Ta ki yüzleşene kadar. Aksam oldu son dersten çıktım ve bahcede otururken yanimda oturan kişinin sen oldugunun farkinda varmadim. Gerçekten varmadim. Sonra özlemle kalktik. Dedim ki twit atip duruyo internet paketi yoktu demekki hala okulda. Bahçeyi dolaşsak belki görürüm. Çünkü açıkçası bugün sirf seni görebilmek icin okula geldim. Ve biz özlemle yuruyup bi yandan da konuşurken seninle gözgöze geldim ve dizlerimin baği oylesine çözüldü ve o kadar kötü oldum oldum ki gözümü sacma sapan bi şekilde kaçırıp tuhaf sekilde ordan uzaklastim.
Köşeyi doner dönmez ilk yaptığım şey cok aptalim diye dövünmek oldu
Seni görmek istiyorum ama her zaman istedigim yerde istedigim gibi göremem sonuçta. Geçen haftaki gibi olmasını beklemiştim. Ben senin farkindayim ama sen benim değilsin. En güzeli buydu. Her zaman böyle olamazmis. Bu yuzden 'selimi görecem' diye tutturmamam gerekiyomuş. Ögrenmis oldum. Durumun yarattigi kalp ritmi bozukluguyla 15 dk yaşamaya calistiktan ve oturdugum yere geri döndükten sonra tek başına oturdugun yerinden kalktin ve yürüdün. Anlik gelen deli cesaretiyle arkandan geldim. Evet bildigin liseli gibi 16 yaşında gibi seni takip ettim. Çünkü kendime dedim ki sen onu seviyosun ve ona selam vermezsen ayni durumu defalarca kez yasayacaksin. Arkandan gelip sirtina dokunup naber petunya diyecektim sadece. Bu kadardi. Ve vezneciler metrosuna kadar geldikten ve aramizda 3 adimlik mesafe kaldiktan sonra tam sirtina dokunacakken pilavciya girip oturdun aq . Ben şok. Yola dönüp karşıya geçip uzaklastim. Ve ikinci bi ritim bozukluğuyla metro duragina indim. Sanirim sen de metro kullaniyosun ve planim selam verdikten sonra yol boyu konusmakti. ( Yol boyu dedigim senin 3 durak mesafen var benim ebemin amina kadar yolum var) yine de 3 durak 3 durakti. Birdaha okulda karşılaşırsak hic degilse kafamla selâm verecek hâle gelecektim saçma sapan tanimamis ve görmezden gelme durumlarina girmicektim. Sonra metroya indim metro bozulmuş. Tam 25 dk metro bekledik. Ve gözüm kapida gelmeni bekledim. Eger o pilavi yemeyip benimle metroya gelseydin tam 25 dk sesini duyabilcek yüzünü gorebilecektim. Hayir bu kutsal bir sey degil. Ama bu 12 gün sonra birdaha yapamicagim bişey. Ve ben senden tam 12 sonra tamamen kopacak olmamin hüznünü şimdiden yasamaya basladim. Birdaha sana yazamicak olmak üzücü. Ama merak etme artik yazicam. Yazdigim sürece yasadigimi hissederdim petunya. Ve seni buldugum günden beri tekrar yaşayabiliyorum.
Sana acılma konusunu da enine boyuna düşündüm. Seni şu an şu halinle gerçekten sandigimdan fazla seviyorum. Dün döndüm ve blogumu baştan sona okudum. Farkettim ki sana hep en hüzünlü zamanlarimda yazmisim. Bikere baya yardirmisim yok sandigim gibi degilmissin vs diye sonra düşündüm aq sevgilim mi lan ne diye bu kadar sorun yapmisim diye. Sonra tarihe bakınca anladim ki regle denk gelmissin kardeş kusura bakma zjdbkssnkz (post menstural disformik bozukluk oluyo bazen hıncımı cikarcak birilerini ariyorum sorry ) vazgecmek için yazdigim yaziyi okudum mesela. Senin gözünden o yazi sadece senden vazgecemememi anlatiyo. Yazmicam demistin ama yazmistim yine sonra. Oysa senden vazgecmemek sana artik yazmamak değilmiş. Umudu kesmekmiş. Gercekten de o yazidan sonra birdaha seninle ilgili bir beklentim olmadı. İnsanlarin birbirini sevmesi yani daha doğrusu 2 insanin birbirini ayni anda sevmesi bir mucizedir. Bu başıma bir kez geldi ama bu bi ruh hastasiyla yaşandi. Şimdi akli basinda biriyle tekrar yaşanma ihtimali beni çok heyecanlandirmisti. Çünkü ben yilda 5-6 kişiyi sevebilen bir kiz degilim. 3 yilda bir birine yakin hissediyorum sana oldugu gibi. Bu kişilerden sevgili oldugum da oldu kanka oldugum da oldu hic tanismadigim da. Seninle ayni okulda oldugumuz için hic tanismama ihtimalimiz oldukca düşük. Ne zaman okula gelsem seni görüyorum. Bu hoşuma gitmiyor değil. Edebiyat fakultesindeki diğer 17.999 kisiye tercih ederim seni cunku. Ayrica okulun bahçesini cok sevdigim duvar yaşlarini ve ağaçlarıni da. Hergeleyle yarisabilir misin bilmiyorum ama . Şansını zorlama yahuşuklu 😈 insan ne garip değil mi hep olmayani olmayacak olani istiyo. Hergele de öyle sen de oylesin. 3 yilda bir sevebildigim anda sevdigim kişinin beni sevmeyecek olmasi beni başlarda üzdü. Ama cocuklugumdan beri her sevilmeyişimde kendime 'kimse kimseyi sevmek zorunda değil' dedim. (Bunu ilk babam için söylemiş olmam cok acı ama olayi dramatikleştirmeye gerek yok) Senin için de bu cümleyi kurdum. Sonra da alistim. Beni sevmiyorsun. Belki ben de seninle tanissam sevmicem yada belki deli gibi aşık olucam (bence 2. 2 ye bahisleri görelim ooooo handikap😂) yani beni sevmiyor olma meseleni içimde hallettim ve sana beni sevme ihtimalin olduğu için bu linki atmicam. Sana link atmak istedigimi ilk okukdaki kiz arkadas paylastim. Ve aaayyy cok ergence seni sevmeyen birine niy acilasin ki dedi. (Blog icerigini bilmiyolar tabi)   oysa benim için bakış açısı cok farklı. Ben seni arkadas olarak gormuyorum. İlk kez birini hic gormeden boylesine etkilendim ve gordugumde de bu etki değişmedi. Seninle tanisma sana yürüme vs gibi bi niyetim yok olsa şu an mesaj atarim.
bir seyleri yogun hissediyorum. Ve artik sana soylemem gerektigini dusunuyorum. Sonunda en en kotu nolur? Aq kizi ben sana mi bakcam bb dersin. Lan en kotu durumda bile risk yok yani. Benden nefret etsen ne olacak yani beni arkadaslarina 13 yasindaki ergen cocuklar gibi 'zhahaha bu kız da beni seviyo haaa' diye anlatsan ne olacak yani. ( Ki bu en kötü ihtimal ve böyle bisey yapacagina inanmiyorum. Cunku sadece 22 yaşına kadar ozguvenini tatmin edecek hicbiseye sahip olamamis biri başkasının sevgisiyle egosunu tatmin edecek kadar aciz olabilir. ) Tabi ki reddedilmek uzucu olur ama onun disinda etkileyen bir sey yok. bazi kizlar sevgi konusunda cok matematik yapiyolar. Boyle yaparsan boyle boyle olur boyle olursa boyle olmaz o yuzden boyle davran. Sevgi ask bu degil amk salaklari. Ne hissediyosan onu yazicaksin onu soyleyeceksin onu yasayacaksin. Belki sonunda kaybetceksin ama ne hissediyosan o sekilde gelisicek.  Kanka uzak dur uzak durursan kacan kovalanir şu bu. Kovalanmak istemiyorum.Deli gibi aşığım bu duyguyu yasamak istiyorum bu kadar. Seni seviyorum ve bunu bilmen gerek. Şuanki tavrin cok olumlu olcak gibi degil ama sevilmek icin hissetmedim ben bu duyguları. Bi baktim etkilenmişim. Bu yuzden Anlaticam rahatliycam.
Suan zaten konusmuyoruz. En kotu bu konusmamazlik devam eder. Ki açık goruslu biriyim. Ben sana acildiktan sonra herhangi bir sebeple bana yazarsan yada karsilasirsak biyerde bisey olmamış gibi davranirim. Ki bu da oldukça düşük ihtimal. Kisacasi kararimi verdim. 15 inden sonra değişecek benim açımdan her şey. Senin açından zaten değişecek bir şey yok. Gelecekte senin tarafından beni seven kizlar kategorisinde sayilmak istemezdim, farkli oldugumu dusunuyorum ve boyle dusunmeni isterdim. Ama bazen istedigimiz insanlarin hayatında olmayabiliriz. Bu da hayatın kurallarindan biri. Napacağn.