29 Ağustos 2016 Pazartesi

İkna oldum. Pes ettim. Bunlar son çırpınışlarımdı petunya. Vazgeçiyorum senden. İkna olmam tam 15 günümü aldı. Senden vazgecmek için onlarca neden vardı aslında en başından beri. Aptal bir kız değilim. Hayatım boyunca en aşık olduğum zamanlarda bile mantığımı elden bırakmayacak kadar iradeliydim. Ve seni ilk tanıdığımda da vazgeçmem için onlarca sebep olduğunun farkındaydım. İçiyosun, hayatını düzene oturtamamışsın, yakın zamanda büyük bir değişim yaşamışsın ve bunun sonucunda egon fazla artmış  kafan karışık , varoluşsal sancılarını çözümleyememişsin sadece rafa kaldırmışsın. Kendini kandırıyorsun petunya. Buna çok üzülüyorum. Blogunu okudugum gün demistim ki bu potansiyale sahip biri hayatının kontrolünü ele alan hırs yapan biri olsa mükemmel bir adam olurdu. Bu benim zevklerimden ve sana olan sevgimden bagimsiz bir tespitti ve hâlâ doğru olduğunu düşünüyorum. Ben psikoloji okuyorum, hislerime izlenimlerime güvenirim. Senin hakkında düşündüğüm onlarca iyi ve onlarca kötü şey var. Yüzüne karşı her ikisini de söyleyemem. İyileri duyunca beni cepte ve basit görecek ayrıca egosu tavan yapacak bünyede birisin , kötüleri soyleyince anında hakaretle savunmaya geçip karşındakini küçümseyecek biri. Ayrıca kendisini eleştiren herkesin bunu kötü niyetle yaptığını sanıyor. oysa bazen eleştiri öneridir. Tıpkı şuanki gibi. Bu arada seninle ilgili yorumlarımı nerden mi çıkardım? Uzun zamandır sanaldaki her hareketini her saniye izliyorum. Ve insanlara bunu yapıyosun. Gerçek hayatta nasılsın bilmiyorum petunya, çoğu erkek icindeki derin özgüven kırılmasını bastırmak ve belli etmemek için böyle davranır. Ama sen olduğun gibi davran. Blogdaki adam böyle değildi çünkü. Şu an saat 00.38 ken, tanımadığım birinden vazgeçtiğim icin gözlerimin dolmasına neden olan adam bu değil, bu olmamalı. Merak ediyor olmalısın , olumsuz şeyleri görüyorsam niye senden hoşlandım? Çünkü bazı insanların kafasının karışık olduğu döneme denk geldiginde ' ne aptal herif ya' der güler geçersin , bazısının da cevabı bulup evrileceğine değişecegine inanırsın. Ben senin için ikinci şıkkı tahmin etmiştim. Yazını uzun uzun defalarca okudugumda sordugun soruların yaptigin tespitlerin günümüz insanindan ne kadar farkli olduğunu görmüstüm. Ayrica kafasi karistiktan sonra tanrı inancı oluşan insanların sorması gereken soruları da soruyordun kendine. En önemlisi cevap arıyordun. Ailenin muhafazakar oldugunu okudugumu hatirliyorum. Bunların sonucunda cevabi buldugunda benim gibi şevkle inanan ve görünmez kutsal bir varlığı sürekli yaninda hisseden biri olacaginı tahmin ettim. Şu anki inancını bilmiyorum,bunu sorgulamak bana düşmez istedigin şeye istedigin gibi inanabilirsin. Ama ilk ilişkisinde deist biriyle beraber olmuş ve bu kişinin yaşam tarzının getirdigi farklılıklar yüzünden beraberliğinin bedelini hırpalanarak ödemiş biri olarak ben bunu tekrar yapamam. Kapalı kızlarla dalga geçen twitler atıp apolitik olduğunu iddia ettiği halde sürekli sol yanlısı yazılar paylaşan en kötüsü kız arkadaşlarıyla seviyesiz bi muhabbeti olan biriyle o kişi bana aşık olsa dahi bir iliskiye başlamak istemezdim. Eğer siyasi görüşün benimki gibi orta halli olsaydı ( apolitigim ve hicbir tarafa yakınlık duymam) ve arkadasliklarin seviyeli olsaydi ve inanmiyor olsan bile bunu inanan insanlarla alay eden twitleri rtleyerek insanlara duyurmaya çalısıyor olmasaydin yemin ederim senden vazgecmeyi bir saniye olsun düşünmezdim. Evet , beni sevmesen bile seni bırakmazdım. Senden vazgecmemem için de yüzlerce sebep var ve sen bunların farkinda değilsin. Müzik ve  film zevklerimiz benzer , farklı insanlarla kaynaşmayı ikimiz de seviyoruz, siyaset üzerine yapilan esprilerden zevk aliyoruz, ayni okulda ayni fakultede okuyoruz, psikoloji ve felsefe uzerine saatlerce konusabiliriz , ikimizin de rap geçmişi var, calisma hayatini yaşamış insanlarız , kilo problemimiz var ama sporla ilgileniyoruz ve degismeye calisiyoruz, ikimiz de arayıstayız bize sunulanı oldugu gibi kabul etmiyoruz ikimiz de farklıyız, tumblr girl ve boy değiliz, espriliyiz arkadas canlısıyız hem sen terazisin oğlum. İkizler burcunun en iyi anlastigi partner burcu terazi. Gervi terazininki de kovaymış ve burdan bile mutsuz olmak icin bir sebep buluyorum ama olsun. Benziyoruz. hic degilse blogdaki adamla. Surekli devrik cümle kurman ,uzun uzun yazman yazmaya baslayinca duramaman ve sürekli metafor kullanman bile buna kanıt petunya. Kör müsün. Çok benziyoruz. Ot dergi okuyoruz, kuan dinliyoruz. Turkiyede kaç kişi kuanı biliyor ki? Peki günlük tutuyor olman? Yıl 2016 ve Turkiyede benden başka günlük tutan biri var ve bu kisi erkek! Sana aşık olmam için benim acimdan onlarca neden var gordugun gibi. ama sen beni göremiyosun. Defalarca matris yaptım. Matris karar veremedigimde başvurdugum psikolojik bi yöntem. Kagidi ikiye bolerim ve her iki secenek icin argumanları yazarim. Senden vazgecmem icin ve vazgecmemem için sebepleri yazdim uzun uzun. Yukarida anlattigim gibi anlattim kagida. Dinsel ve siyasal farklilikların cok uç gorundugu için vazgecmem gerektigini ama kişiliksel benzerliklerin beni sana çektigini, adeta bir mıknatıs gibi. Uzun zamandır farkındaydım ama karar veremiyordum. Ne zaman dank etti biliyor musun? Beni hiçbir zaman sevemeyecegini farkettigimde. Ben hep yanlış duraklarda bekledim petunya. Yaşım 20. Arkadaslarim evleniyo, bazisinin bebesi var. Derdim evlilik değil. Derdim artik inanmak. Yeryuzunde benim sevgime ve güvenime layık sadece bir erkek olduğuna inanmak. Çünkü babamla olanları bilmiyorsun. İcimdeki kocaman bosluktan beni tanidigini  zanneden onlarca arkadasim ve okulda selamlaştigim belki 500 kişiden hicbirinin haberi yok. Yaşım 20. İnsanlar hayat arkadasini bulurken ben daha sevgime layik olacak birini bile taniyamadim. Eskiden mesele sevilmedigimi sanmamdi. Simdiyse sevememem. Erkek ırkına baktiginda hemcinslerimin gözünde şehvet goruyorum. Benimkindeyse koca bir korku ve boşluk. Ben uzun zamandir kimseyi sevmemistim petunya. Sana karşı boyle hissederek kendime tekrar sevebilcegimi kanitlamis oldugum icim mutluyum. Ama bir kez daha yanlış durakta bekledigimi farkedip vazgecmek zorunda kaldigim icin çok üzgünüm. Çünkü bekledigimin bekledigi var. Sana soylemistim, psikolojiyle ugrasmak insana değişik bir içgörü kazandiriyo. Su an kalbinde biri var ya birini unutamamissin ya da birini elde etmeye calisiyosun baglaniyosun. Benim seni düsünmekten uyuyamadigim ders calisamadim saatlerde belki sen de baskasini düsünüyorsun. Olaganustu kirkanc biriyimdir ve bu ihtimal beni çıldırtmaya yetiyor inan. Oylesine kiskaniyorum ki seni bir aydir tuttugum blogda adın bile geçmedi. olur ya biri bulur seni. birinin benim sevgimden sana ulaşmasını kaldiramam . Bagimsiz olmayan baglanamaz petunya. Başkasına baglisin ve bana baglanma ihtimalin 0. Elde sifirla beklemenin ve vazgecmelerin aminakoyim. Vazgecmek göbek adım oldu. Bunca zamandır beklememin sebebi beni sevme ihtimalindi. Velhasılı beni sevmeyen ve gelecekte sevme ihtimali olsa bile uygun olmadigimiz icin beni mutsuz edecek birine her gecen gün baglanmak istemiyorum. Ben sana bu blogun linkini attigimda belki dikkate alip buraları bile okumicaksin. Ben degerli biriyim, kendime deger veriyorum. İmkansizliklardan mucizeler yarattigim icin kendimle gurur duyuyorum. Cevremdeki insanlarin çoğu da en az 5 dk konusunca zeki ve mantikli biri oldugumu anliyo ve bana değer veriyor. Senin de bana insani açıdan deger verdigini dusunuyorum bu yüzden. Ama olur ya belki bana gıcık olmuşsundur belki nefret etmişsindir ve belki bu yazıdan sonra arkadas ortaminda 'yeeaa bu kiz da bana yürüyomuş' diye muhabbet cevirecegin kadar degersizleştirmişsindir beni. Ama umrumda değil. Eğer hala okuyorsan sana bu linki atacak cesareti toplamışım demektir. Artık senden hiçbir şey beklemiyorum petunya. Seni kafamda herhangi biri yapmaya çalısıp normal yoğun ve aşırı sorumluluk yuklendigim hayatima geri donmeliyim. Seni daha yakindan tanimak isterdim. Bu ihtimali kaybettigim icin üzgünüm. Ama senin de beni tanimani isterdim. Ufacik şeylere mutlu olan, yataktan yataga atlayarak sinek öldürerek eğlenen 200 desibel kahkaha atan, yemekte karşısındakine ağzını gosterip mutlu olan , bir filme müziğe aglaması 3 sn süren ama kötü olaylara karsı belki bir erkekten bile daha sağlam durabilen sürekli 'güçlüyüm' diyen ama her zaman kendisinden daha güçlü biri bulup kollarinda guclu olmak zorunda kalmayatak bundan utanmadan mutlu bir an gecirebilecegi birini hayal etmis,  boyu1.62 hayalleri 50 metre olan bir kızla tanıştın. Cildi çok hassas , her mevsim alerji çıkarır, sesi cok güzel surekli şarkı mırıldanır , ikili iliskilerde cok iyidir ama topluluk önünde konusmayi sevmez, kasılır, dügün kına gibi tüm tanidiklarin ayni yerde oldugu organizasyonlardan nefret eder ama yoldan geçerken tanimadigi birinin düğününe katilip göbek atar, kendisine yürüyen erkeklere hoşt sen bana mı yürüyon yazar , kariyeri , dini ve sevdikleri hariç hiçbir şeyi ciddiye almaz ,kedi gibidir ama sevdiklerine zarar gelince aslan kesilir ,konuşmaya dinlemeye bayılır , en sevdigi renk beyaz, sekiz cizmeye yukardan başlar, işaret parmaginda hic cikarmadigi annesinin hediyesi olan sonsuzluklu bir yüzüğü var ve küçükken teletabilerden lala'ydı. Ama senin bunlardan haberin yok. Ben senin fotoğraflarındaki her ayrıntıyı ezberledim, blogundaki her cümleyi. Ama senin benim sol yanağımdaki cocukluktan kalma yara izinden ve babamin bunu geçen yıl yemek yerken 'yanağına ketçap bulaşmış' diyerek farketmesinden haberin yok. Beni tanımış olmanı cok isterdim petunya. Seni tanımış olmayi da cok isterdim. Seni gorunusun icin değil cümlelerin icin sevdim. Twitterdaki adamı değil blogdaki adamı sevdim.  Eğer gorunusun için sevmiş olsaydım şu an zaten bunlari yaziyor olmazdim. Şimdi senden vazgevmeliyim.sevgimden bile haberi olmayan birine vazgecerken haber vermek ne garip. neyseki alışığım tutamadığım elleri bırakmaya. Şimdi seninle hiçbir zaman merkez kütüphanede bütlere çalışamicağımı, okulun bir liralık tadı bok gibi olan ama yine de kışın hipotermi geçirmemi engelleyen kahvesinden içerken varoluşsal sancılarımızı paylaşamicağımızı, asansör tuşlarına sakız yapıştırıp kaçamicağımızı, okulun duvarına resim çizip 'petunya' yazamayacağımızı, ana kampüste çimenlerde dinlenemiceğimizi , uçurtma uçuramicagimizi , balık tutamicağımızı ve köşebaşı pilavcılarda ya da kokoreçcilerde yemek yiyemicegimizi kabulenme vakti. Kafamda sen varken hiçbir şey yapamıyorum. Günlerim tüm gün seni stalklamakla geçiyo. Buna bi son vermeliyim. Kolay bi hayat yaşamıyorum ve tüm gücümle çalışmazsam kolaylaşacak bir hayatım da yok. Kafamdan seni atarak girmeliyim eylüle. Babalık yapmam gereken bir ailem , geçmem gereken 2 sınavım büyütmem gereken bir kardeşim ,okumam gereken zilyon kitabım var. Bu kadar yoğun bi hayatı 20 yıldır gayet güzel idare edebiliyoken henüz hiç gormedigim bi adam gelip böyle felç edebiliyo beni. Çok mu zayıfım , çok mu aşık? Hani sana keşke daha önce tanismis olsaydık demistim ya , seninle ilgili binlerce keşkem var artık.  Keşkelerle zaman geçer de keşke geçmese...

26 Ağustos 2016 Cuma

27 agustostayiz. 11 gün oldu. Son konusmamizin üzerinden dolu dolu 11 gece geçmiş. Kafami sandigimdan daha fazla meşgul ediyosun. Sandigimdan daha zor senden vazgecmek umudu kesmek. Eskisi kadar bakmiyorum profiline eskisi kadar stalklamiyorum ama nedense eskisinden daha cok üzülüyorum. Eskisi dedigim bir hafta öncesi ya da seni tanidigim ilk zamanlar. Sanirim beni sevmeme ihtimalimi kabullenme surecindeyim. Hani suya düşersin de debelendikce daha dibe batarsin ya, son debelenmelerimi yaşıyorum bugünlerde. Whatsappda son görülmeni izleyerek biyere varamicagima karar verdim. Sana yazip yazmama konusunda kararsizdim ve elimden sadece bu geliyodu. İzlemek. Son gorulmeni , profilini blogunu instagramini hatta arkadaslarinin instagramlarini izlemek. Eğer yüzyüze gorusuyo olsaydik gozlerini izlerdim hic degilse daha dolu gecerdi zaman. Saatlerce telefon ekranina bakmak sıkıyor insani. Sahi, katran karasi gozlerinle hic göz göze gelemicek miyiz petunya? Bu kadar mi uzaksin anlamiyorum. İtiraf etmeliyim ki ben şu nesli tukenmek üzere olan kizlardanim. Akli basinda sorumluluk sahibi ama eglenceli ama dersleri iyi ama ev hanimligini bilen ama kariyer sahibi ama sapık ama dindar. Her renkten biraz var bende. Bu yüzden adım beyazın beyzası. Beyaz dünyada varolmuş tüm renklerin karışımıdır. Benim gibi. En sevdigim renk bu yüzden beyazdir. Beyaz benim. Ve bunu gorup de benden etkilenmeyen erkek olmadi simdiye kadar. Genelde adım atıldı bana. En son 4 yıl once platonik oldum onlar da konusmaya değmez basit sevgilerdi. Genelde ilgim karsilik buldu. Yada ilgilenmedigim insanlar bana koştu diyelim. Blogunu ilk okudugumda bu cocukla konusmaliyim demistim. Eninde sonunda utana sıkıla yazdim sana. İlk konusmamizda da sonrasinda da oldukca yakın davrandin. Yine de kendime dedim ki ' belki herkese karsi böyle yakin davraniyodur bana özel degildir kaptirmayayim kendimi' .  Hala cok kaptirmis sayilmam bu yüzden gurur duyuyorum kendimle. Yani eğer sen de benden etkilenseydin ve yazsaydin simdiye çoktan yelkenleri suya indirmistim ve kontrol cogunlukla sendeydi. Aramizdaki yolda mesafeleri aşmaya calisan tek kisi benim. Bu da sana karşı ne hissedersem hissedeyim cok kaptirmami sagliyo. Evet bu cok kaptirmamis halim. Cok kaptirmis olsaydim eger 10 gün beklemezdim yazardim. Aslinda benim icin yazmak mesele değil. Birini gercekten isteyip o kisiden emin oldugumda o kisiye yakin olmak icin gururumu hice sayip yazarim. Ama senden emin değilim ve senin gözünde sana yuruyen basit bi kız olmak istemiyorum. Ben sana yürümüyorum çünkü , ben sende yüzüyorum. Sanki sen koca bi okyanussun ve ben küçük bir balığım. Neden bu kadar uzaksin petunya ? Arkadaşça dahi olsa yazacagini dusunmustum. Yazmadin. Yazsaydin seni daha iyi tanirdim ve belki kafamdaki sorular biraz da olsun azalirdi. İstanbula geleli 4 gün oluyor ve hala ders calismaya baslayamadim. Bugun kendimi dogum gününde sana ne yapsam derken buldum. Bildigin bunu dusundum. Oysa belki bidaha hicbir zaman konusamicaz ve dogum gününü kutlicak yakinliga bile erişmicez. Sana bu kadar yabanci olmak planlarimda yoktu. Yine de minnettarim sana. Bir yildan fazladir defterlere küsmüş bir kiz senin sayende tekrar yazmaya başladı. Bundan haberin yok tabi henüz. İlk sevgilimden sonra yazamaz oldum. İçime atmaya basladim. Ki cocuklugundan beri defterleri insanlara tercih ederdim. Saatlerce yazardim guvenmedigim insanlara anlatamadigim şeyleri. Meğer yazmak icin birini tekrar sevmem gerekiyomuş. Eğer hayatimda sen olsaydin yazmazdim. Defter gibi adamsin , beni anlayabilecegini dusunuyorum. Boş sayfan var mi petunya? En çok bunu merak ediyorum. Tanistigim günden beri sarilmayi hayal ettigim adam bugune kadar kac kisiye sarildi? Kac kisiyi hissetti içinde? Kac kisiyi sevdi gercekten ve kac kisiye dokundu basit biseymis gibi ? ben senin defterine iz birakmayi hayal ederken kac kiz kendi hikayesiyle doldurdu sayfalarini ? Bana yer kaldi mi petunya ? Bilmek isterdim. kalmadiysa bosuna cirpinmazdim belki ikna olurdum senden vazgecmeye.
Ben de kitap gibi kizimdir. Kimse açıp okumadi simdiye kadar. Masalıma dokunmak isteyen kim varsa zarar veriyor bu yüzden okunmaktan hoşlanmiyorum. Ama belki senin için bi istisna yapabilirim . Çünkü sen ders çalışmak için oturdugum masadan yüzünü çizmeye calisarak kalktigim kişisin. Bunu fark ettigimde resmin diger yarisini icimdeki boşlukla doldurdum. Bikac gün evde durdu bu resim. Sonra dedim ki bunu twittera aticam. Gorecek kendine benzetecek ve yazacak. 'Bu ben miyim?' son gorulmene baktim once  00.34 . Saat ise 00.36. aha dedim tam zamani ve attim gitti. İlk 10 dakika resmi görmen icin beklerken elimle kalbimi bastirdim. Bastirdigin tek şey kalp atislarim olmuyor son zamanlarda. Sana duydugum hislerim ve icinde umarsizca sana koşan çığlıklarin kanitiydi bu resim aslında. Günlük hayatta seni o kadar baskiliyodum ki moduler aritmetik cozmeye calistigim anda kalemimden dökülüyordu yüzün. 10 dakika sonunda mesaj gelmedi. Son gorulmen hala 00.34 . O kadar şanssızım ki bugun erken uyumuş olmalisin. Ve ben senin yaninda biriyle uyuyup uyumadigini bile bilmiyorum. Bu beni üzdü. Vazgecmek sandigim kadar kolay degilmis. insan sebep ariyor büyük bir sebep. Gerci su an senin kafanda benim bir 'hiç' olmamdan daha büyük sebep mi var? Ama insan umut ediyor. Belki hiç'ten daha fazlasiyimdir diyor. Belki de içten içe ben vazgecmemek için uyduruyorum kendime bunu. Bilmiyorum. Uzun zamandir kimse beni böyle yormamisti petunya.Aslinda ben seninle hic olmayacagini biliyorum da vazgeçmek senin güzel yüzüne ihanet 🌼

21 Ağustos 2016 Pazar

1 hafta doldu. Seninle konusmayali tam 7 gün oluyor. Yazmadın ve sen yazmadıkca soru isaretlerim beni 'hiç' e sürükledi. Blogda hissettigim adamla konustugum adam ayni kişi. Ama baskalarina davranislarina baktigimda bambaska birisi. Evet seni sadece sanaldan gozlemleyebiliyorum ve tahminlerim dogru olmayabilir. Ama kafanin karisik oldugunu hissediyorum. Sanki ayrildigin birini unutamamissin ya da birine aşıksın da o sana bakmadigi icin dikkatini cekmeye calisiyosun vs. Bircok ihtimal olabilir ama bu ihtimallerin hicbiri hoşuma gitmiyo. Eger hayatinda yer edinebilmis biri olsaydim boyle davranmana izin vermezdim. İnsanların güzel yüzünü kalın dudaklarını kirli sakallarını kabarık saçlarını köprücük kemiklerini ve hatta sag burnunda kalmış sümüğü( evet cidden sümük ya) görmelerine ve seni izleyip 'petunya da erik gibi kütür kütürmüş ' demelerine izin vermezdim. ( Hayir ben boyle demedim çünkü hissettigim şey ofkeydi. Boyle basit aptalca seyler yapinca kıl oluyorum sana) lakin hayatinda yer edinebilen biri değilim bu yüzden sadece izlemekle yetiniyorum. Acaba kimi tavlamak için boyle davraniyosun yada kimden intikam almak için? Benim hassas noktam bu. Paylasamiyorum. Hele senin gibi kendime bu kadar yakin hissettigim birini bulmusum. Hayatta paylasmam diyorum ve ardindan gelen 'o sandigim gibi bi adam değil, o sana Gore değil , o cikmaz sokak' fisiltilariyla basbasa kaliyorum. Eger bana adin atsaydin ve seni daha iyi tanisaydim ya senden emin olur ve hangi sifatla olursa olsun hayatinda yer alirdim yada seninle tamamen iliskimi keserdim. Ama adim atmiyosun. Ne bu blogdan ne kafamdaki hislerden düşüncelerden haberin var. Bilmiyorsun. Blogunu okudugun ilk gün sana duydugum derin sarilma isteginden koşup gelme isteginden ve saatlerce konusma isteginden haberin yok. Su an o anki gibi hissetseydim eğer yazardim. Çünkü o an emindim. Sen sevgiyi hakeden bi adamdin benim gözümde. Ama şimdi oyle degilsin ve yazmiyorum. Yazmicam. Sen bana gelene kadar gelmicem sana ve eger sen gelmezsen kafamda hep 'acaba' olarak kalacaksin. Seni sevgimi hakeden bi adam olarak hatirlamayi cok isterdim lakin mümkün olmicak gibi gorunuyo. Ümitlerim hergun azalmakta ve ben artik bi karar vermek zorunda hissetmiyorum. Ben senin hayatinda neysem sen de benin icin oyle olacaksin. Ya hep ya hic diye bi karar vermeme gerek yok. Kendimi neden yipratayim ki boyle şeylerle? Sana kafamda ' benim sevgime degmeyecek ve elde etmek için ederinden cok fazla enerji harcayip kendimi yipratacagim kişi' gozuyle bakarsam seni herhangi biyerden silmek yada engellemek yoluyla vazgecmek zorunda kalmam . E umudu kestigim için yürüyüp takip de etmem. Simdilik çözümüm bu. Sen adim atarsan planlar elbet degisir. Çünkü sen su an hayatinda cogu seyi degistirebilcek yegane kisisin. Neyseki ben aptal aşık degilim ve kusurlarini görebiliyorum. Artik senin icin savasmicam petunya. Cicegine su olmaya gelmis birini farketmek artik senin elinde 🌸

18 Ağustos 2016 Perşembe

'Son yazdigim 2 gündür konusuyoruz ve cok heyecanliyim' li yazinin uzerinden 3 gün geçti. Yazmadin. Tatilde olup tüm gün boş olmana rağmen , telefon numaram sende olmasina ragmen , dikkatini cekebilmek icin bir gecede zilyon twit atmama ragmen yazmadın. Bu benim umudumu zaten azaltiyor.  Yazmamanla baş edebiliyorum açıkçası bana aşık olmadigini ve sadece konusmak istedigin bi arkadaş aradiginda gelecegini biliyorum. Ama canımı sıkan daha büyük bi mesele var. Senden emin olamamak. Sanki sen blogdaki 'sanaldan kendini pazarlama meraklisi insanlardan tiksinen, ilgiye aç insanlardan olmadigi icin dikkatimi çeken' adam degilsin de o ilgiye aç erkeklerden birisin. Twitlerinde surekli dikkat cekme çabasında oldugunu seziyorum. Hep bir lof sokma özgüven tatmin etme. Gercek hayatta da böyle ozguvenli davranmaya calisirken aptal düşen biri misin yoksa sadece goygoy için mi boyle yapiyorsun? Lütfen sadece goygoy icin olsun. Çünkü bir ruh hastasina daha aşık olmayi bu küçük omuzlar kaldiramaz artik. Bugün yatakta üstü çıplak fotograf atmissin ki bu benim en guldugum erkek tipidir. 'bakın ben bir erkegin ve köprücük kemiklerim çıkana kadar spor yapmaya basladim' demenin bir başka yolu sanirim. Oysa ben senin gorunusunu degil yazdiklarini sevdigim icin sana geldim ve senin gorunusun icin sana gelecek kizlarin dikkatini çekmek amacli yaptigin şeyler benim gözümde seni basit biri yapiyor. Basit misin ? Basit bi adam gibi yazmamistin ama. Ben basit birinden mi onu ilk okuyuşta bu kadar etkikenip gözümde büyüttüm? Bunları yüzüne söylemek isterdim ama seni azıcık taniyosam ya bana icten içe nefret beslemene ragmen siklemiyomus gibi yapip gülerdin ya da çoğu erkegin savunma mekanizmasi olan 'sen de karsi tarafi ez' i kullanirdin. Oysa seni ezmek degil tanimak istiyorum. Ve bu iki tarafli hareketlerin beni sogutuyor kafami karistiriyor hatta ya hep ya hiç e sürüklüyor. Ya surekli yazarim hakkimda ne dusundugunu umursamam ve senin nasil biri oldugunu kisa zamanda ogrenirim. Ya da senden tamamen vazgecerim ve asla yazmam. Ve ben ilk iliskimden sonra hic 'hep' i secmedim. Herkesten gitmek için bu kadar çaba harcarken sende kalmak icin yaptiklarim akıl kârı değil. Yüzünü dön petunya, yoksa sen sandığım kişi değil misin?

17 Ağustos 2016 Çarşamba

Bugun 17 agustos. Saat 22.39. sadece 21 dk sonra seninle tanisali tam 19 gun olmus olcak. Sen hayatima goreli 18 gun 23 saat 21 dk olmus demek. Bu sürede aramizda hicbi sey olmamis saniyosun yüksek ihtimal. tanistik ve daha düne kadar birdaha konusmadik. Ama benim acimdan cok sey oldu. Uzulecegim ya da sevinecegim şaşıracağım anlam veremeyecegim cok şey oldu petunya. blogunu ilk okudugumda seninle tanismak istemistim. Kalbine dokunmak en derinlerine inmek. Bunun icin ne kadar büyük bi arzu ve merak hissettigimi anlatamam. Seninle o gün sadece bir kez konustuk. Yaklasik 4 saat . Benim acimdan her sey yolundaydi. Seninle tanismis olmanin verdigi heyecan yetiyordu. Önceki iliskimden aldigim dersle seni herkese anlatmama karari aldim. Ve unideki yüksek ihtimal 2 yil sonra kopup gorusmeyecegim 3 kisilik arkadas grubuma anlattim
Ve seninle aramizda olan şey ciddileşene kadar daha fazla onsan bilmesin istiyorum seni. Zaten olağanüstü kiskanc biriyim. Heyecanimi paylasmak istiyorum evet ama seni kimse bilmesin istiyorum. Sadece bende gizli kal. İlk konusmamizdan sonra bu 3 arkadasim bana israrla senin benden cok etkilendigini ve mutlaka yazacagini soylediler. Kesin gözüyle bakmasam ve senden onlarin umduğu kadar cok sey beklemesem de ben de yazacagini düşündüm. Ama yazmadin. Bu bana surekli eski sevgilimle aramizda geçen bir diyalogu hatirlatti.

"
+ İliskimizi ben kurdum Beyza.Hep ben sana adım attim.
-evet öyle oldu. Çekindigim icin gelemedim sana
+ Ben geldim. Çünkü senin beni istediginden daha çok istiyodum seni."


Beni isteseydin yazardin. İstemiyosun demekki dedim. Bunu kabullenmem uzun surecekti biliyordum. Sadece bir konusmada ne kadar taniyabilirdim ki seni? Daha fazla konusmak daha fazla beraber olmak istiyodum. Hergün yüzlerce kez twitter sayfayi yenileyip onlarca kez instagramda begendiklerini stalklamak beni yoruyordu. Hele bir de merve mevzusu var. O güne dek sana karsi sadece merak hissettigimi saniyodum. 3 gün arayla ayni kizla mentionlaşmani gordum twitterda. Adi merve. Takiplesmiyosunuz ama kiza "öperim😎" yazacak kadar yakınsın. Anlam veremedim. Önce sevgilin sandim ve üzüldüm. Cok uzulmedim tabi Allah var. Zaten umutlarim son bulmak üzereydi. Bu bana çok koymadı. Aradan biraz zaman geçti. Belki bi hafta. Senden vazgectigimi söylüyordum ama seni sabah aksam stalklamaktan vazgecememistim. O gün elife mesaj attım. Sadece sanaldan tanidigin bi erkegin dikkatini nasil cekebilirsin? Direkt yazmami söyledi. Oysa ben senin kafanda 'benden hoslanan tanimadigim kizlardan biri' olmak istemiyordum. Senin hayatinda onlarca insandan biri olmayi kaldiramazdim. Farkli olmak istiyordum en azindan farkli bir arkadas. Bunu elife soyledim. Seni bilmiyodu hicbisey bilmiyodu ama yine de sormak istedim. Çünkü kendi kendime bu belirsizlikle savaşamiyordum. Yoruma acik twitlerinden birine yorum yapmami söyledi. Yaptim. O gece yoldaydin ve canakkaleye gidiyordun. 20 dk cevap vermemenden sonra tam umudu kesip ' abi cocuk beni siklemiyo aq neyin kafasindayim?' dedigim anda once yorum bildirimi ardindan mesajdan attigin telefon numaran geldi. Ellerim terledi kalp atisimi agzimda hissediyodum. bu his tanidikti. ve bi adam için heyecandan bu hale gelmeyeli uzun zaman olmuştu.
 2 gündür konusuyoruz. Kendimi tuhaf hissediyorum. Bir yandan heyecan bir yandan bağlanma korkusu. Bir yandan da bana bir kalbim oldugunu hatirlatmanin verdigi mutluluk.  Ama korku daha ağır basıyor tabi. Oyle olmasaydi sana bu fotografi atmaya cesaretim olurdu çünkü >>

http://hizliresim.com/3ANYQr


birgün aticam lakin bugun degil. Ve sana bu fotografi atacak kadar sana olan sevgimi belli edebilecek kadar sana guvendigimde her sey farkli olacak. Ne dersin belki seninle birlikte karşılıklı kahve icecek kadar samimi oluruz birgün. Hatta belki birgün birlikte uçurtma bile uçururuz. Olamaz mı?  olabilir 🎶

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Sen bunları okuduğunda petunya , ikimiz arasında birçok şey yaşanmış ve bitmiş belki de hiçbir zaman başlamamış olcak. Çünkü varlığından bile haberdar olmadığın bu blogu keşfetmen yıllarını alacak. Belki de hiçbir zaman bulmayacaksın . Kendi yazdığı bloga bile bir yıldan uzunca süre hic ugramayan hatta yazdiklarini unutan bi adamdan ne beklenir ki? Belki başka bir adam bulacak ve böyle sevilmek isteyecek. Ve senden başka hiçkimse buranın senin için oluşturuldugunu , petunyanın sen olduğunu bilmeyecek. Çünkü yazacaklarımı yüzüne söyleyecek kadar cesaretli değilim. Hayattaki tek başarısızlığı erkekler olmuş bir kadinin sana tanisma mesaji atmasi bile aşırı bi hareketti zaten. O an anlamaliydim sana ulaşmak için sınırları aşacağımı. Seninle tanisali sadece 5 gün oldu. 30 temmuz gecesi karar verdim tanışmaya ve hayatimda ilk kez bi adama ben adim attim. Senin instagramdan ekledim. Aninda geri takip yapmana sevinirken kendime 'bu kadar basit misin sen?' diye fisildayan iç sesimin varligindan haberin yoktu. Çünkü hiçbir zaman ulaşmaya calismamis herzaman ulasilmak istenen olmuş bi kadin ilk kez birine ulaşmak için alternatif yollari degerlendiriyordu. Ve seni tanimadigi icin umudu azdı. Hala az. Öyle olmasa zaten sana yaziyor olurdum. Bloga değil. Bu kadar az tanidigin bi adama aşık olamazsin diyeceksin şimdi . Beni sadece yazdigim 3-5 yazı kadar taniyorsun diceksin. Evet öyle. Seni cok az taniyorum ve aşık olmus da sayilmam. Ama daha önce kimseye bu kadar kısa sürede cekildigimi hissetmemistim ve tanismak icin böyle cabalamamistim. O yazida bir psikolog adayinin cikarabilecegi cok fazla anlam vardi. İçinde yasadigin calkantili durumlar babana duydugun öfke calisma hayatina atilmis olgun biri olman hele de günlük tutman. Yıl 2016. Kac kisi hâlâ günlük tutuyor ki? Bu adam benim olmali dedim. Oysa bi insan nasil sahiplenilir en ufak fikrim yok. Ve sana teslim olmayan bi adami nasik sahipleneceksin ki. Seni tanimayan bi adami nasil sahipleneceksin. Senden arkadaslarima bahsettigimde beni nasik cesaretlendirdiklerini unutamiyorum. Ve ilk mesajimi.
''Cevabi buldun mu petunya?''
Senin icin siradan bi cümle olan bu mesaji ayni anda kac his birden hissederek atmistim haberin yoktu. Heyecan ama ayni zamansa derin bi korku. Blogunu okudugumda da boyle hissetmistim. Daha önce berbat bi iliski atlattim. Tesettürlü biri olmama rağmen bana aşık oldugunu iddia eden ateist birine aşık oldum. Totalde 5 kere bulusulmus ve tanismasi konusmasi ayrilmasi toplamda 6 ay surmus (ki bu sürede elele bile tutusulmamis) bi iliskinin yaralarini tam 1 buçuk yil sardim. Cocuklugumdan beri babama bike guvenemedigim yetmezmis gibi ilk sevgilimi deli gibi severken bana yalan soyledigini öğrenmemle aglaya zirlaya terkederek içimde erkeklere karşı duydugum güvenin son demlerini de harcamis oldum. Ayrildiktan aylar sonra aldatildigimi ogrendim. Oysa gözleri aşkla bakardi emindim. Ama sevgi yetmiyormuş bunu ve daha birçok şeyi bu ilişkiyle öğrendim. Sonraki bir buçuk yilda bir erkege bile erkek gozuyle bakamadim. Bak birak ilgi duymayi hoslanmayi erkek yerine koyamadim diyorum. Ta ki sana kadar. Ne oldu nasil oldu bilmiyorum. 5 gün önce tanistigim adama nasil bu kadar baglanabildim bilmiyorum. Ama bu beni cok korkuttu. Ozellikle blogunda içki içmek kokoya merak sarmak ve intihar senaryolari tasarlamak gibi şeyleri görünce. Aynilarini ikk sevgilim de yapiyordu ve bana gelip değişmek istiyorum demişti. Bu dinsel bi değişim değildi. Gergin ruh hali ve sahte kimlikler üzerine kurulu hayatina daha ahlaki mutlu ve sakin bi tarz getirmek istemişti. Onun deyimiyle 'masumiyetimi ona bulastirmami' istemisti. Tabi herkese sergiledigini söylediği sahte kimliklerden birini de bana karşı taktigini nerden bilebilirdim ki? Aradan bunca zaman geçmişken ve 'asla tekrar sevemicem' diyip tek başıma yaşama fikrini benimsemiśken hatta kalbimin yerini unutmuşken bana hâlâ sevebildigimi animsatan ilk adamin sen olması ve bu adamin bana benzediği kadar eski sevgilime de benzemesi beni delicesine korkuttu. Sana yazarken kendime sadece şunu soyledim. Sen sadece varligini belli edeceksin ve eger seni gorebilirse sana gelmek isterse o gelecek. Bir adim daha atmayacaksin. Planim sadece ilk mesaji atip tüm ilgimi kesmekti. Vazgecmekti. Merak ediyordum varoluşsal sancilarini sonlandirip malûm soruna cevap bulup bulmadigini. Yazdim. Sen de yazdin. Bana attigin ilk mesaj eski sevgiline attigin mesajdi ( belki hâlâ varolan sevgilin bilmiyorum) hani şu sonu günaydın varoluşumun grameri diye biten mesaj. O an dedim ki bu adam beni sevmez. Siradan guzellige sahip basit bi kiz olmanin en güzel yanı bu. Birinin seni sevmeyisini kolayca kabullenebiliyosun. Çünkü dış gorunusunden etkilenmeyen bi erkegin senin icini merak etmeyecegini biliyorsun. Kendimi hep farkli gördüm. Cevremde ilgiye aç bir parca sevgi kirintisi icin dunyalari yakacak kizlardan değildim. Zaaflarimi icimde yasarim. Egom aşırı yüksek degildir. Düşük seviyede olmamasi icin ugrasirim. Bi insana dokunmak benim icin digerleri kadar siradan bisey degildir. Elini birakacagimi bildigim adamin elini tutmam. Şıpsevdi degilim. Az severim öz severim. Öylesine öz severim ki gozlerine bakmaya utanir sesini pamuk mendillere sarar saklarim. Sevgimi kolay kolay dile getirmem. Ama zeka seviyesi normalin ustunde olan biri davranislarima bakarak kolaylikla ne kadar sevdigimi anlayabilir. Günümüz kizlarinin çoğu koluna canta gibi takip gezdirecegi instagrama fotograf atip elalemi kiskandiracagi bi erkek ararlar. Ben kirpigini sakinirim herkesten. İliskimi milletin agzina sakiz, altin günlerin dedikodu gündemi yapmam. he birde herkes iliskide baskın olmak ister. Hatta erkegi parmaginda oynatmak. Bense pasif taraf olmak. Bunu soyleyince cogu kişi tepki gosteriyo geri kafali vs diye. Oysa 20 yillik ömründe kendi kendine babalik yapmis ve eve gece 3 te bile gelse 'nerdeydin' sorusunu duymayacak kadar önemsenmemiş biri icin bunu istemek gayet doğal. Babam bi cocugu oldugunun farkinda değil. Daha kötüsü son 12 yildir 2 cocugu var. Neyseki parami kazanabilen kardesimi kimsesiz birakmayan olgunlukta biriyim. Benim yasadiklarimi o yasamayacak. Çünkü ben ona baba oldum ve sonsuza kadar da olcam. Ama bana kim baba olacak ? Ömrüm boyunca bunu hayal ettim. Benden bikac yaş büyük ve benden daha olgun benden daha basarili benden daha otoriter benden daha mantikli bi adam. Ve hayatinin 20 yilinda sirtina cok ağır yükler yuklendigi icin iki büklüm olan ve güçlü kiz numarasi yapmaktan cigeri paramparca olmuş bi kadinin gölgesinde soluklanabilcegi bi adam. Bu gölge senin olsun istedim. Böyle hayal ettim. O gün korkularimi kenara birakip heyecanli heyecanli gecenin 3 üne kadar yazdim sana. Sonra dönüp okudugumda seni hic konusturmayip hep birşeyler anlattigimi farkettigimde kendime sevdirme cabama cok üzüldüm. Uzun zamandir ben bi erkegi isteyip onun icin cirpinmiyorum. Genelde cevremde kendini sevdirmeye çalışan üç beş herif oluyo ve benden ümidi kesene kadar cirpinmaya devam ediyolar. Sevemiyorum. Hastalik gibi bişey. Ve simdi daha sevgilisi olup olmadigindan bile haberimin olmadigi , beni sevme ihtimali oldukca dusuk olan bi adamdan oturmuş mesaj bekliyorum. Tam 5 gündür tam 120 saattir yazmani bekliyorum . Twitterina günde 700 kere giriyorum. Senin hakkinda tahminler yurutuyorum. Aşırı gövde gosterisi yapan birisin yani aşırı ozguvenli davranan. Eger bu gercekte de boyleyse ozguveninin temelinde bi kırık olmali ve bunu örtbas etmek için savunma mekanizmasi olarak tam tersi sekilde davraniyor olabilirsin. Yada sokaklarda milyonlarcasini gordugum götü tavanda dedigimiz ozguveni haddinden fazla olan egoist narsist aptal bi tipsin ben de seni adam yerine koyuyorum. Kim bilir. Seninle yüzyüze tanisamadan bunu bilemem. Tanismak ister miydim orasi da ayri bir sorun. Fizigime guvenmiyorum. Ve erkeklerin cogu bir kadini kalbi icin degil kalbinin üstündeki memesi icin seviyo. Gerci hoş hayatimda sevgili yapabildigim tek donemde 95 kiloydum ve deli gibi cikma teklifi aliyodum. Anlam veremiyorum. Ne dersin? Seninle bir gün ayni romanin sayfasinda bulusur muyuz? Ayni cafede garsonluk yapar miyiz? Asansör tuşlarina sakiz yapistirip kacar miyiz birgün? Kimbilir. Belki bir gün, bir yerde...